Alında Nakış
Yürekten beri incinmeler, içten kopa kopa ölmeler bilir misin
Ezanda olur, sesi düşer hani hocanın hayalessela. Kalkar alır,
kadındır, duadır, yivli, kesirli, kesaneli aşktır mesela. Yaşamdan ifna
neredeyse, lal rengi alevle alında, aşkı bıçaklayıp iç salmayı bilir misin
Bilir misin terk edilmeyi, lailaheilallah, evlerin kovuklarına sinmeyi.
Bir akşamüstü, hani kızıldır beklersin, oniki saat sonra beyaz bir sabah
Görmüş müydün bizi, geçmiş miydik beyaz beyaz uykundan ve kalkılmamıştı
daha cenazenin namazından, Müteveffa musallada eller bağlı saflarda iştibah
Kopart bir uçtan bir uca kan revan içinde, dönülmez sabahları, saçındaki
ıhlamuru kokla, ağla, sök göğsünden zambakları, dik onun topraklarına
Kökler yap içinden bağlan bağla, örülmüş kazaklar gibi sar sarmala, yoksa
bir kadın kayboluyor, ismi geçiyor Leyla diye diye kaç defadır bak selada
Böyle zamanlarda sokaklar, uçurtmalar, yumuk bebek elleri yardım etmiyor insana
Sami sen olsan el verir miydin bana, onu senden almıştım ya. Hani bir sabah
vakti taptaze.
Herşeylerden habersiz tertemiz bir geyik yavrusuydu sanki ellerimde
Ne kadar da upuzun, ne çokta sevilmekte hüzün yaşardı. Tam bana denk
getirdiğin, layık bulup verdiğin için, gün gelip alacak olsan da
teşekür kadrine
Aslında hiçbirimizin olmadı, boynundan görünmez bir iple sana asılı kaldı
Sevişirken görürdüm, günah olmasın. Ama ne panayırlar
oldu, onu hiç aldatmadım
İkide bir bunu söylerim, vela-kuvve onu kim olsa aldatamazdı,
çünkü o kutsaldı.
Senin derin uhreviyetini, iğneden geçirip, kendince
işleyip, alnına nakış diye çakmıştı.
Kayıt Tarihi : 23.12.2003 21:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!