Benden dostluğun tarifini istedin
Dinle bak söyleyeyim.
Kinden arınmış bir kaç çift ğöz,
Çıkara değmemiş aynı sayıda el,
Bunların yarısı kadar
Sevgiyle beslenmiş kalpler,
Güneşle Ay’ın dönüşümü gibi
Aynı sırayı kovalayarak tükendi
Koskoca bir gençlik..
Henüz ben tükenmeden..
Ya ben ben değilim
Benim adım sevgi.
Rüzgar beni estirsin
Yurdun dört bir bucağına.
Yağmur beni yağdırsın
Toprakta bekleyen tohuma.
Benimle yeşersin
Gökyüzü kadar mavi
Gökyüzü gibi berrak
Atılırdı kucağına
Çocuklar koşarak.
Yaz sıcaklığı hasreti
Ülkemin bereketiydin.
Ey sonsuzluğu dolduran
Çirkinliği yüzünden okunan
Kara duman.
Sen hiç çiçek gördün mü?
Menekşenin morunu,
Sümbülün kokusunu duydun mu?
(Kardeşim Sinan’ın anısına)
Hasreti yaşattın hep bana
Hasret kaldım kokuna sıcaklığına
Ağaçlara, kuşlara, yıldızlara
Bulutlara sordum seni
Haykırmak istiyorum dünyaya.
Haykırmak istiyorum doya,doya.
Neden balta vurulur ormana
Neden tüm dostlarıyla, akrabalarıyla
Gökyüzünde dolaşamaz karga?
Bağırmak istiyorum her insana,
Söyleşeyim dedim birgün
Bir çiçek ya da bir böcekle.
Mahsun ve üzgün bir köşede
Bir arada buldum ikisini de.
Çiçek dedi:
'Geç kaldın!
Siz giderken başladı yağmur
Buğulu gözlerimiz farkedilmesin diye
Dere inadına
Sizler kadar kararlı
Sizler kadar istikrarlı akıyordu
Yolum açık, hedefim belli dercesine
Koca çınar
Söyledi de duydum;
Eskiden gökyüzünde
Kuşların uçtuğunu.
Bulutların daha bir beyaz
Güneşin daha parlak olduğunu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!