Çekirdekli alıç dalında
Üzümleri kopardık koruk bağında
Işkın toplardık ekşimiş tadı ile
Yapraklarını sararlardı pirinç kıyma ile
Koruk olan üzüm renk değiştirirdi
Bademler çağlalar renklerini alırdı
Ark ark ayrılan bostanlar
Soframızdan eksik olmayan yeşil soğanlar
Ay çiçeklerinin kelesini döverdik
Kurutur çekirdeğini işlerdik
Ellerimiz mürekkep boyası olan
Kelesinden kimi zaman at ve tekerlek yapardık
II
Suyun bendini doldurur arklara salardık
İçine düşen balıkları elerimizle toplardık
Sürüngen yılandan çok korkardık
Kurbağa yakalardık kıçına çöp sokardık
Yoncaları büyükler biçerlerdi tırpan ile
Bizler yığardık tırmık dirğen ile
Başımıza kasket yapardık ince kamış ile
Ayağımızda lastik ayakabılarla
Piknik yapardık kırlarda
Oyunlar oynardık körebe saklambaç
Bağa giderdik alıç almaya
Bekçi yakalarsa yatırırdı falakaya
III
Şimdi kimse tenezzül etmiyor bağa bahçeye
Okulumuz kapanmış çocuklar olmayınca
Kırlar kurumuş pınarlar çekilince
Harman olmuş savrulmuşuz toprak doyunca
Kayalara, bağlara, taşlara, hasret kalınca
Yüreğimizde eski günler şelale gibi akınca
Acısı tatlısı kalmış geriye bakınca
Alıç dalında olmayınca sahibi kesip atmış
Kışın sobasında yakmış ağaç kuruyunca
Bilen de bilmeyen de kesmiş
Elma ağaçlarını armut ağaçlarını
Ceviz ağaçlarını söğüt dallarını
IV
Harman olmayan ekinleri yakmışlar
Ne bağın tadı var ne de bahçenin
Bütün güzellikleri mahvedenin
Sürgün olmaz dilleri elleri
Gözleri hep alıç dalında nesileri
Seyrek seyrek tarla içinde ağaçları
Gün ola harman ola alıç dalı benim ola
Yılar sonra hâlâ o tadı ağzımızda bula
Kırmızı sarı rengi ola dikenleri kırıla
Alıç dalında şimdi örümcek ağı buluna
Alıç var ama sahibi arayıp buluna
Herşeyi sahibine sorulup da alına
V
Paran varsa paran ile
Paran yoksa gönül ile
Hırsızlık yapmadan millete rezil olmadan
Hakkın ile hakkın kadar oluna
Kıraç toprakları deşerdik
Elimizde uçu sivri değneklerle
Gözenekler çiğdemler toplardık
Tarlada daireler yapardık
Ceplerimize haybelerimize koyardık
Daire içindekiler ilk gelenlerin olurdu
Bazen de sonradan gelenlerle kavga ederdik
Köyler arası top oynardık sonra da birbirimizi taşlardık
VI
Köyden kasabaya yol yapardık
Cebimizdeki harçlık ile çarşı kömbesi alırdık
Ayağımızda sarı çizme ile yolları aşındırdık
Betondan çıkan sesler bizden önce kasabaya inerdi
Kasabanın içini göremeden
Bir minübüs ile geri dönerdik
Kimimiz dayak yer kimimiz
Köyün içinde dört nala koşardık
Hepimiz sonunda ayrıldık
Kimimiz gurbete kimimiz sılada
Savrulduk alıç dalında kaldı
Kimseler alıçları çalmadı
Rüzgar Gülü kitapimdan bir siir 2003
http://yusufter.tripod.com
Yusuf TerKayıt Tarihi : 19.3.2004 18:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sevgilerimle
TÜM YORUMLAR (1)