Bir gece yarısı,
Düştüm koynundan,
Kalbimin üzerine...
Parçalanır gibi oldum.
Sonra her gece düşer gibi oldum,
Kıyısından Karadeniz geçen bir şehri sevdim ben...
Şehirdeki kadınıysa bambaşka...
Gözlerindeki bakışlar bir devir açabilir tarihte...
Şehir bir gün ansızın yanabilir örneğin...
Ya da bir devri daha, ansızın bitirebilir nefreti...
Mesela öldürebilir sevgisizlikten...
Ayrılık vakti...
Hiç sevmediğimiz vedaları oynuyoruz seninle;
En sevdiğimiz romanlardan uyarlanan...
Ve bir şarkı başlıyor inceden,
Gözlerinde yosun kokusu...
Hangi şair istemezdi,
Sek bir aşk cümlesinde gizli özne olmak;
Ve kulakları hüzzam makamında çınlatılabilmek...
Batıl inançlara bürünmüş şimdi hayat...
Ve zihinleri tanrı olmuş avuçların,
Onaltı yaş çocukluğumun izleri...
Ergen ruhum henüz kendi bedenime hapis...
Güneşin kör noktasındayım...
Ağustos ortasında üşüyor yalnızlığım...
Okuldan firar etmemişim hiç...
Ve daha Tanrıyla hiç tanışmamışım...
Senin geçtiğin mevsimlerin üzerine yağmur yağdım...
Kar düştüm...Yaprak döktüm...
Senin geçtiğin yılların saçlarına ak düştüm...Yoruldum...Yaşlandım...
Yollarına sevda yüklerken yürüdüğün düşlerin...
Sonbaharda düşmeyen yapraktım...
Sen yürüdün...Ben seni seyrettim dalımdan...
Beni kendine biçilmiş bir kaftan say...
Beni almadan nereye gidiyorsun sevgili...
Varlığına ithaf ettiğim kelimelerin anlamlarına kast ediyorsun...
Canımı al daha iyi...
Onları benden alma...Sakın...
...Kıyamet olurum...İnsanları düşün...
Tanrım!
Senin yarattığın dünyada,
Senin yazdığın düzende,
Senin verdiğin kadını sevdim...
Senin verdiğin kadının ardından,
Hayat işte...
Bazıları şair olur,
Bazıları şiir...
Ve bir dizede karşılaşılır mutlak,
Ama rakıyla,
Ama şarapla...
Dün gece attığım çığlıkları duydunuz mu hiç.
Bir yangın içinde,
Kor ateşlerde kül olurken;
Rahat uyuyabildiniz mi...
Bir çocuk gibi ağlayamadım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!