Nasıl bir dilber sin, nasıl duruşun?
Tırnağını etmez bin bir sarışın,
Dünyaları değer nazın yürüşün,
Tut kapında azap kulun olduğum.
Ilgıt, ılgıt eser yeller avanta,
Yaylada coşar pınarım,
Kuruyorum azar azar.
Bin yıllık koca çınarım,
Çürüyorum azar azar.
Hayat destanı yazarım,
Kurda gerek var mı yettin sürüye?
Çobanım, çobanım kurtsun çobanım.
Sürü telef oldu döndür beriye,
Çobanım, çobanım artsın çobanım.
Kimisi, serveti haramda aldı,
Ah çektikçe katre, katre
Yüreğimde yağ dökülür.
Karı gitmiş kuru dere,
Dağda yürür çığ dökülür.
İçim çürüdü kof oldu,
Dost eşin benzerin gelmedi, gelmez,
Kuranım, kitabım Alidir Ali.
Seni seven kulun ebedi ölmez,
Sar anım, sevenim Ali’dir Ali.
Mazluma mazlumdur, zalime zulüm,
Tazı tavşanları tutar,
Ah, vah avcı seni seni.
Çalımları avcı atar,
Ah, vah avcı seni seni.
Çürük tahta çivi tutmaz,
Varlık evi kerem evi,
O da nefse sele kaldı.
Yokluk evi verem evi,
O da bana bela kaldı.
Gönlümün bağı bostanı,
Dışarıdan bir el seni,
Karış karış karıştırır.
Senin ile bir de beni,
Kışkırtarak dövüştürür.
İkiliğin davasını,
Her yiğidin sevdiği var,
Benim de var bala benzer.
Onsuz dünya ıssız ve dar,
Mihri-Mah’ım güle benzer.
Nazlı, nazlı gelişi var
Hayat kısa, hayat güzel, şirindir,
Yaşa onu tadı tuzu alınır.
Hayat her şey, hayat nazik, narindir,
Yaşamaya tüm dünyalar verilir.
Gel hayatı tanı yaşa insanca,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!