Bazen beklemek hayat
Ölesiye beklemek
Gelecek diye, sevecek diye beklemek
Saatleri gün, günleri yıl eylemek
Ay yıldızı çizmiştim hilal kaşlarına.
Anadoloyu işlemiştim tel tel saçlarına.
İsmini fısıldamıştım vatan diye inleyen dağ başlarına.
Gülüşünle kafa tutmuştum seher vakitinin serseri soğuklarına.
Seni anlatmıştım,tepeden tırnağa seni ,dağlara taşlara, uçan kuşlara
Müebbet yiyen insan değil yüreklermiş.
Taştan ekmek değilmiş insanı aç bırakan,özlemmiş
Soğukta ne, dört duvarı zindan yapan tükenen hayallermiş
Zamandan yakınan kim, canı yakan gidenlermiş
Derin bir sessizlik var, gece tam üç.
Sorgudayım, ahvalim inan ki çok güç.
Hakim de savcıda yüreğim elbet.
İşte kesiyor cezamı, gözlerinde müebbet.
Dayanamıyorum, Hakim Bey diyorum.
Zihnim başka diyarda, bedenim başka, yüreğim bambaşka diyarlarda.
Issız, sessiz, insansız bir sokaktayım.
Ne bir kalemim var ne bir bardak çayım.
Dert, sıkıntı, endişenin olmadığı bir dünya istiyorum.
Rotam ne olsun, nereye yelken açayım
Bin kere ölsem,sonra doğsam bin kere
Nasıl unuturum masumiyetin diğer adı gülüşünü
Bir dağ başında,yayla köyünde
Soğuktan dudakları çatlamış kız çocuğunun
Umudu var gözlerinde
Unut deme bana,umut deme
Hayallerimiz çok büyük değildi.
Çay içip şiir yazacaktık usta.
Sobayla ısınacaktık küçük bir evde.
Bilmiyorum, o umutlar şimdi nerde.
Şirin bir bahçeye çiçekler ekecektik
Ne yaşarsan yaşa
Bir vedadır sevdadan geriye kalan
Bu gönül bahçeme kaçıncı talan
Kaçıncı vurgun bu yüreğime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!