Müzisyen, söz yazarı ve şair Ali Tekintüre, 1953 yılında Adıyaman`da doğdu. Genç yaşta İstanbul`a geldi. Askerdeyken yazdığı "Tanrım Beni Baştan Yarat" şiiri daha sonra Muzaffer Özpınar tarafından bestelendi ve Emel Sayın`ın parçayı okumasıyla Ali Tekintüre de tanınmaya başladı. 1978 yılında Dilek Taşı sinema filmi için sözlerini yazdığı 'Dilek Taşı' şarkısı Gülden Karaböcek'e şöhretin kapılarını açmıştır. Hemen ardından sözlerini yazdığı "Sürünüyorum" adlı şarkı stadlarda marş oldu. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Gülden Karaböcek, Müslüm Gürses, Bülent Ersoy gibi dönemin ikon isimleriyle çalışan Ali Tekintüre birçok unutulmaz şarkıya imza attı. 'Dilek Taşı'ndan başka 1985 yılında 'Duyar mısın Feryadımı' adlı şarkının aynı adlı sinema filmi çekti. Yazdığı "Gitme" parçası 1987`nin en meşhur parçalarından biri oldu. Yaklaşık 1500 eseri kaset ve CD`ler de okundu. Ayrıca 10 şiir kaseti var.
Ali Tekintüre 15 Aralık 2017 tarihinde hayatını kaybetti.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şâir Ali Tekintüre…
Şurada göz attığım şiirlerine göre, kendisi sözün tam anlamıyla edebî bir cevher! İllâ ki, henüz mücevher değil! Genç bir kimlik olsa gerek; yâni tam işlenmemiş ve bâkir. Kısaca edebiyat eğitimi eksik görünüyor. Bunu mutlakâ tamamlamalıdır. Eğitim için okul da şart değildir, ...