Aşkını Sırat köprüsünde güvene ermişler,
Dünyaya gelmeden yolunu güzel çizmişler.
Su gibi duru, yağmur gibi güzel ol demişler,
Merhamete anne, adamlığa baba demişler.
Kahır aşkın yaşamımda gam,
Yüreğimde pare ateş koparır.
Gözlerinde kan bürünmüş gecem,
Bedenimi toprak altında kandırır.
Karanlık bir vakit geldiğinde
Çıkıp beliriyorsun o güzel gözlerinle
Tutuyorum o güzel narin ellerini
Anlatıyorum bütün içimi o serçe kalbine
Gözlerimin değiyor gözlerine
Bir anda hıçkıra hıçkıra ağlayarak kalkıyorum rüyamdan
Ben simsiyah bir kömür tozu gibiyim
Sense bembeyaz bir nergis çiçeğisin
Aşkımız olurda ateşten bir cehennem
Kararıp gidersen nasıl çiçekler açarsın ?
Yine sevdim seni, öldüm, dirildim, ağladım sana.
Ömrümden ömür gitti, sen kalbimden gidemedin.
Bırakmak istedim seni, olmuyormuş öyle kolay vazgeçmek.
Düşlerimde sen varsın, hayatımda sen varsın,
Öyle bir yerdesin ki bir sen varsın,
Yaşama tutkumsun, bir baksan neler değişir bu dünyada.
Olurda kurulan hayallerin gerçekleşmediği gün,
Mezara girer ise bir şair, sevmiyordur acı hüzün.
Ve bir bedeli söz konusu değildir öldüğün günün,
Olsa olsa ödenen bedel, kurmadığın hayalidir dünün.
Bir veba gibi yayılan umutsuzluktur, şairin içinde hapis olan,
Akıyordu tenimden sıcak bir kan,
Gözlerimde puslu bir öfke kaplı.
Kaç, çok uzaklara doğru gelmesin,
Tenine değecek tek bir zerre acı.
Yâr sevdik pür ateş
Yâr bizi görmez mi ?
Sinem yanarda geniş
Yâr bunu duymaz mı?
Yârın gözleri alevden
Sanki bulunduğumuz ortama ait değildik,
Sen bir prenses kadar güzel ve aydınlık.
Ben bir beyefendi kadar kibar ve şık,
Geçerken ömrümüz, ayrılıklar koparak.
Dönüp baksaymışız hayatımıza, anlardık,
Biz masalda olduğumuzu bilmeden hayatı yaşadık.
Bir gün belirle, o günüm senin olsun.
Gözlerinde uyanıp başlayayım sabaha.
Tut ellerimden, götür beni açık denizlere.
Yak mehtabında mumları, tuz kokarken.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!