-Yarkın Kaya Anısına-
Beni tehlikeli bilin artık!
bu gece Tolstoy açtım
insan ne ile yaşar
şarkı söylemeyin kaldıramıyorum
-Yarkın Kaya Anısına-
Sen beni hep haberdar ederdin
öyle bir kuş kendini bıraksa
ben seni yine merak ederdim
hayat bizi güneşli bir pazar nasıl inandırdıysa neşeli bir tavla maçına
Kalbimin sen tarafı öyle ağır
hayat ağıttan bir şiirmiş çocuk
gel o zaman birlikte ağlayalım diyen
pis yedili bir cumartesi günü
en acısı son kez sarılamamakmış!
Güneşli günlerden bildim ben seni çocuk
Artık sustuğum şeylerden teşhis ediyorlar beni
kendimi bırakışımdan, dağılışımdan tanıyorlar yüzümü
boşvermişliğimden kalp çarpıntılarımı
söylemediklerimden ifşa ediyorlar kimliğimi
çok acıyorlar sana uykusuz kalışıma
masallardaki gibi zamansızlığıma, mekânsızlığıma...
bir adın vardı bir zamanlar temmuz gibi sıcak
çok yanlış yerden başlamış bir mektup gibi bakıyorsun artık her defasında
her defasında bir kıymık gibi boğazımda
ağla ağla çıkmıyor ulan
sol yanağım hükmen yenik, sağ yanımı ısıtsan
Vazgeçtin mi sen
yaktın mı hiç dönüş biletlerini
gitmek boynu bükük bir resim gibi kaldı mı cüzdanında
ona bak da hatırla
asker yeşili çantam hâlâ duruyorsa sende
sırtına yük biliyorum
Her gecenin bir "sen" vakti var, ne zaman düşünsem seni çok korku tünüyor serçe telaşlarıma, göğsünde bir kuş yuvası kadar yer de mi yoktu, çok anksiyete, çok sabaha karşı
bir çarmıha gerecekler beni, sabah ezanını senin sesinden okuyacaklar, ne zaman çok gelse dünya çok baksam fotoğraflarına çok üzülsem çok ağlasam çok özlesem çok "keşke" desem gecenin bir sen vakti bir yumruk saplanıyor göğsüme, gözlerin çok sigara çok küllük
balkona atıyorum kendimi, çiçeklerle konuşuyorum, çok kırık çok dökük çok ağlamaklı
ey boşluk ey karanlık ey yara çok yutkunuyorum
yıldızlara kapatıyorum gözlerimi çok kâbus, çok fena özlüyorum seni, çok kavga ediyorum aynalarla ve isyan ey isyan çok ilaç kullanıyorum çok gemiler yakıyorum da sonra çok geri dönüyorum çok kaçıyorum çok teslim oluyorum çok korkuyorum ey cesaret, için için yanıyorum
göğsünde bir serçe kanadı kadar yer de mi yoktu
Bir yelkenli gibi geçiyor elmacık kemiklerimden
gülüşün gözyaşlarıma karışıyor
artık sen herkes, ben tek
beni vururlar bu gece, seni kutsarlar
senin anıların var, albümlerin, mektupların
benden silinmiş her şey
Nasıl kederleri vardır bazı evlerin
belli bir saatten sonra ayak sesleri kesilir
hıçkırıklar başlar
annesi ağlayan çocukların evinde
sonra ara ara sessizlik çöker
çünkü bir anne için hemen susmayı gerektirir
İçimdeki kuşları vurdular
çocuk da değilim artık!
eteklerimde takılı kaldı uçurtmalar
çocukluğum ağladı ardımdan
ben ağlamadım
ellerimden uçtu gitti gökyüzü




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!