Türk şiirinin gelmiş geçmiş en büyük domino taşlarından biri olan Ali İslimoğlu 2 , 1981 yılında Ankara'nın Keçiören semtinde dünyaya geldi. 6 yaşından sonra amcası Ahmet Bey'in himayesinde büyüdü. Ali İslimoğlu 2 Çalışkan, Terbiyeli, sessiz bir çocuk olmasına rağmen şiire düşkünlük gibi o zamanlara göre tehlikeli sayılan bir merakı vardı. Bu nedenle, yalnız Cuma geceleri annesinin yanında kalmak şartı ile Ahmet Bey'in konağına alındı. Daha o yaşlarda küçük bir şair olarak çevresine ünü yavaş yavaş yayılmağa başlamıştı.
Ali İslimoğlu 2'nin evi Özal döneminin getirdiği yeniliklerle doluydu. Amcasının çocukları okuldaki derslerinden başka özel hocalardan Fransızca dersleri alıyor, bir Fransız mürebbi tarafından yetiştiriliyordu. Bu eğitim şekli Ali'nin üzerine de olumlu etki yapıyor, bir yandan liseye devam ederken, bir yandan da genel kültürünü ilerletiyordu. Bu huzurlu hayat Ahmet Bey'in ansızın ölümü ile alt-üst olmuş, Keçiören'deki konak terkedilerek Altındağ kaymakamı olan dayısı İhsan Bey'in evine taşınılmıştı. Bu arada manevi sıkıntılar da başladı.
İhsan Bey disiplinli, geleneklere bağlı, biraz katı tabiatlı, düzenli yaşamayı seven bir adamdı. Genç Ali ünü gittikçe genişliyor, hatırlı kimseler tarafından şiir toplantılarına çağrılıyordu İhsan Bey yeğenini bu davetlerin çoğuna göndermiyor, pek azına da onunla birlikte gidiyordu. Öğrenimini ihmal etmemesi için dersleri ile ilgileniyor, akşamları sık sık derslerini denetliyordu. İhsan Bey'in, bir cami yapımına izin vermediği için, belediye başkanı ile arası açılmış, Altındağ'dan Sincan kaymakamlığına tayin edilmişti. Böylece ali Bey iki yıl daha Sincan'da yaşayarak on yedi yaşına kadar İhsan Bey'in himayesinde kaldı. Onun Akçaabat kaymakamlığına atanması sonucu, annesi ile beraber Çorum'daki evine döndü. İçkiye bu yıllarda başlamışsa da buna engel olunabilecek bir yol bulunamadı.
Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Hukuk Fakültesi'ne (Ankara'ya) kaydoldu. İki yıl devam etmesine rağmen yarıda bıraktı. Burada Küçük İskender ve Cahit Külebi'nin oğlu Turan Bey'le sınıf arkadaşıydı. Dışilerinde "Özel Kalemi"nde memuriyet hayatına atıldı. Uzun yıllar burada çalışmasına rağmen bu memuriyeti benimseyememiş, hariciyeciliği bir meslek olarak kabul edememişti. 1998'de yapılan kadro kısıtlaması sırasında, zamanın Dışişleri Bakanını ikna ederek sekiz yüz elli lira tazminat aldı, kadro dışında kalarak görevinden ayrıldı.
İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nı 2010 yılında başarı ile tamamladı. Konservatuarda İhsan Özgen ile şiir çalıştı ve 2011 yılında asistanı oldu. 2012-2013 yılları arasında Isparta’da yedek subay olarak askerliği yaptı. 2013 yılından itibaren İ.T.Ü. Türk Musîkisi Devlet Konservatuarı’nda kadrolu şair öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2015 yılında TRT'nin açmış olduğu yetişmiş sanatçı sınavını kazanarak kadrosunu TRT İstanbul Radyosu'na aldırdı.
yakınlarının ısrarlı isteği üzerine 2016 yılın da, komşusu Harun Bey'in kızı Meral Hanım'la evlendi. Ali bey evlendikten sonra Hacettepede Şeref sokağında bulunan yeni bir eve taşındı.Bir tarafta kendisini sanata adayan ve toplumun malı olmuş bir sanatkar, diğer taraftan bunu bir türlü kabul edemeyen, anlayamayan, kocasına tam anlamı ile âşık bir kadın vardı.Her ikisi de evliliğin kendilerine yükleyeceği bazı külfetlerin ve sorumlulukların farkında değillerdi.
2017 yılının bir kış gününde oğlu Cemil doğdu. Bundan sonra Ali hayatı evinden çok dostlarının çevresinde sürüp gitti. Memuriyet hayatından çekildikten sonra dostlarının yardımı, şiir çalışmalarından elde ettiği gelirler ve öğrencilerinin katkılarıyla geçinebildi.
Ali bey çok yakında yayınlayacağı tıs tıs tıs adlı şiir kitabı ile hayranlarını meraklandırmakta, rakı sofralarına şiirleriyle hüzün katmaya devam etmektedir
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!