Ali İhsan Ünal Şiirleri - Şair Ali İhsan ...

0

TAKİPÇİ

Ali İhsan Ünal

İçimde ki çocuğun ismini
Mavi koydum.
Akşamları gözlerimde
Yakamoz…
Kirpiklerim yaralarken mehtabı
Ay, şakağından vuruyordu denizi.

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Bir gece yarısı, ben elimde fırça ile yeni başladığım bir tablonun önünde uyuyakalmışım. Birden cama bir şey çarptı, ben onun sesiyle birden irkildim. Elimdeki fırça yere düştü ve boya tabloya döküldü. Gözlerim puslu puslu saate baktım, yel kovan gecenin saat üçünü gösteriyordu. Cama koştum ve perdeyi araladım karşıma çıkan manzara bambaşkaydı. İki güvercin bir birine sokulmuş, uğultular içinde bana bakıyorlardı. Hava açık, dolunay var üstelik. Kafamı eğip gökyüzüne baktım bir taraf masmavi bir taraftan yağmur geliyordu ve rüzgar da başlamıştı. Perdeyi açık bırakarak arkamda duran sandalyeye oturdum… Bir kadeh içki koydum ve dışarıyı seyretmeye başladım. Ay ışığı cama yansıyordu ve yağmur tanecikleri pırıl pırıl parlıyordu. Rüzgâr hızını artırdıkça güvercinler sendeleniyor cama dayanıyordu. Yere düşen fırçamı aldım, bu kez tablo için bir bezi değil, kâğıt seçtim. Önce boyayı emmesi için astarladım sonra fırçamı yıkadım ve odanın ışığını söndürdüm. İlk çalışmam olacaktı bu benim, bir kâğıt üzerine ve karanlıkta, üstelik kendime hiç yanlış yapma payı bırakmadan. Aslında istediğim, görüntünün ortaya konulması değil o anki düşüncelerin, bakışın, korkuların ve doğanın en doğal halini çizmekti. Bunun için kendimi onların yerine koymam gerekiyordu.
“Acaba ben onların yerinde olsam ne düşünürdüm? Korkularım hangi boyutta olurdu ve göremediğim bir şeyin ısrarla beni düşürmeye çalıştığı ve benim düşmemek için kendimi daha sıkı bir şeye tutunmam gerektiren şey neydi? Üzerime düşen taneciklerin şiddeti giderek artıyor, üşümeme neden oluyordu. Peki, benim buna karşı koyacak bir gücüm olmadığını nerden biliyordu” diye sorular sordum kendime. Bir mum yakıp pencerenin kenarına koydum. Güvercinler önce ürperdi sonra dikkatli dikkatli baktılar ve bir süre sonra rüzgara sırtını döndüler. Dışarı da bardaktan boşalırcasına bir yağmur yağarken bunları bu kadar cesaretlendiren neydi diye düşündüm. Evet, güneş dedim kendime. Güvercinler mum ışığını güneş sanmışlardı. Hemen fırçayı elime aldım ama bir türlü çizmeye başlayamıyordum cesaretim yok gibiydi bir şeyler eksikti bunun farkındayım ama ne? Tekrardan malzemeleri gözden geçirdim her şey tam ama içim rahat değil. Bir sigara daha yaktım ve kendimdeki eksiği armaya başladım. Birden gözlerimi kısarak cama baktım kendimi gördüm, mum ışığında yansıyan gölgem cama vuruyordu ve güvercinler kafalarını sallayarak uğultularını iyice artırmıştı. Birinin burnu mavi diğerininki beyazdı. Kuşçudan öğrendiğim kadarıyla mavi burunlu erkekti. Peki, bunlar sevgilimiydi? Öyle olmasa da ben öyle düşündüm. Çünkü bir erkek başka ne için kendini feda eder ki. Veya bir kadın başka ne için bu kadar cesaretli olabilir ki. Onlar bir sevgiliydi. Ancak iki sevgili rüzgarı arkasına alıp birbirine sarılarak güneşin doğuşunu seyrede bilirdi…

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Nede zor geçermiş sen siz günler,
Her yerde hayalini görürüm anne,
Sen olmadıktan sonra anlamsız herşey,
Gördüğüm herşeyde sen varsın anne,
_____________________________

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Bir koşuşturma bizimkisi.
Sen koşuyorsun,
Ben ebe…
Nereye?
Dur yoruldum…
Diyemeyecek kadar

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Bir biri ardına koyduğum
Harflerin oluşturduğu iskele,
Bir birini tanımayan kişiliklerin
Karşılıklı kaçamak bakışlar attığı,
Kimi ayaklarını sallandırarak,
Kimi ayakta gözlerini kısarak,

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Sonsuzluğa açılan kapıların ardın da,
Ne getireceğini merek etmiyor değilim
doğan güneşin! ...
Üşüyorsam eğer sahil boyun da,
Limana ilk demir atan âşık ben değilim…
Atalet’ine sığındığım hayatın,

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Bir bakıma, seni seviyorum…
Hani aydınlık olmayınca sadece pencere kenarındayken geliyorsun yanıma. Ya ay yardımcı oluyor sana yada bulutsuz bir gökyüzü mavisi. Bazen tek başıma kalıyorum, ilk yardıma koşan yine sen oluyorsun çatlayan şehrin ortasından kaçarak.

Bir bakıma, seni sevmiyorum…
Olur, olmadık yerde her daim yanım da oluyorsun. İhtiyacım olmadığı an da benim özelime el uzatıyor sırrımı açığa çıkarıyorsun. Bu durumda her zaman beni yağmalıyor kendine beni düşman ediyorsun. Bütün perdeleri kapatıyorum ve her taraf siyah…
Kendi suretim den bile kaçıyorum o zamanlarda. Ama sen bir yolunu bulup ardım sıra takılıyorsun ayaklarıma.

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Gidiyor musun?
Güneş yarım doğdu,
Ve bugün çok soğuk…
Çoraplarımı giydiğim halde,
Parmak uçlarım sızlıyor.
Söyleyemediğim kelimelerin ertesindeyim,

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

/…/Bakma öyle, bugün keyfim yok bir tek atıp gideceğim. Sana bir şey soracağım, gitmek mi?
Kalmak mı? Sence hangisi en kolayıdır. /…/ Bak arkadaş ben her Eylül de bir
ağacın gölgesine kendimi saklarım ve her gece bir ağaca artık emanetini geri verme zamanıdır derim. Ağaç ilk önce sallanır sonra üzülür ve yapraklarını döker ben konuşmaya devam ederim. Sen yeşerirken bir gün, yeşerdiğin gibi solacaksın ve sonra çıplak kalacaksın diye söylemediler mi?
Evet, söylediler! ... Ama gölgemden hiç bahsetmediler. Ben her gün o gölgemle o kadar insana meydan okudum, şimdi bir rüzgâra boyun eğmek gururuma donuyor dedi bana. Bende sırtımı döndüm ve üzgünüm ama sana verilen zaman doldu dedim.
Şimdi; bu durumda kalmakta çok zor gitmekte ama kalmak en zorudur. Peki, sen ne diyorsun? ... Ben hiç gitmedim ki. Eğer kırılacak filizlerim varsa bu da zamanı geldiği için olsun. Ama zamanı değil biliyorum. Senin bir ismin var “sonbahar” diyorlar sana. Benim yaşadığım şeyin ismini bile koyamadım. Ama yeni doğmuş bir çocuk gibi benimki, bende onunla yeniden doğdum ve büyüyeceğim. O çocuktan öğrenecek çok şeyim var. /…/ O zaman sen ismini “bulut” koymalısın her mevsimde yaşamalı. Rüzgâra da karşı koymalı güneşe de. Yağmasını da bilmeli açmasını da. /…/ Haklısın, o zaman bana müsaade. Gökyüzüme bulut sızmış sahiplenmem gerekir.

Devamını Oku
Ali İhsan Ünal

Hayat hep aynıydı benim için.
Sadece hayatıma girenler farklıydı.
Bu da benim suçum değil..

Hiç bir gelende gideni aramadım.
Her gelende yeniden doğdum..

Devamını Oku