Ali-i Aba Semahı-3 Şiiri - Ahmet Yozgat

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Ali-i Aba Semahı-3

1/:
Dem demlendi, Dizildi katar…
Turnalar, turnalar… çırpının masivanın naif kuşları…
Onların uçuşları bir alaimi sema ya da kendi eksenlerinde tavaftır,
Her çırpınışları kati saf zeheb, sisler içinden doğan gün şavkı kadar,
Ve lahuti bir aftır ki mefkûre, bir gri sis olur,
Şaşkın aşıkların yürek düzüne yağar da yağar.
Ve ardından kaynar bir bulut, tez canlı ruh özlerinden,
Yaş yerine ışık ağar onların, Tebriz yeşili gözlerinden,
Ve bedenlerinden mukaddes devinimler…
***
Ey, ehli Abanın evlatları,
Koşumları has gümüş, som altından yeleli sarı atları,
Anımsar mısınız bilmem ki siz de?
Her ne etseniz de, bilirim gitmez göz perdelerinizden.
Tıpkı bizim gibi hatırlar sayfaları da, tarihi şahmeraninin; ki...
Eldeki çifte sulu kabzasını ve çatallı ağzını Zülfikarın.
Hani ya Hayber'de, tebeşir taşlı hisarları biçerken hırsın ayazında…
Zamanın tadı nasıl da burulmuştu,
O arsız ölümün kahreden yalnızlığının ortasında,
Dualar büklüm büklüm, elden ele dönmüştü hani,
Bereketin kutlu evliliğinin çoğalan aşkı,
Elden ele dönmüştü nurlu bir bal tasında…
Aydınlığı aniden bulan an aşırı bir aşk adamının dilini,
Ve elini, çöl dikenlerine korugan yapıp merhametinden,
Bereketinden sağıp hikmeti, ilmin hudutsuz kapı aralığından,
Usulca doğrulması, bulut tozlu göç güzergâhında,
Ol nedenle yaslı ahında,
Nazlı evlat nefesi buhurlanır nazlı turnaların.
İşte, bu sebepten ışık uzar da uzar,
Ve uzaklaşır kaynağından kopmadan kutlu akın.
En yakın yüreklere ulaşır bir süvari Haşimi tatar birden bire,
Bir sadme küçük dağların sulara hükmeden sahte ilahına,
Bir vuruş yürekleri dolduran yezidi kibre...
2/:
Dem demlendi, Dizildi katar…
Turnalar, turnalar… çırpının masivanın naif kuşları…
Onların uçuşları bir alaimi sema ya da kendi eksenlerinde tavaftır,
Her çırpınışları kati saf zeheb, sisler içinden doğan gün şavkı kadar,
Ve lahuti bir aftır ki mefkûre, bir gri sis olur,
Şaşkın aşıkların yürek düzüne yağar da yağar.
Ve ardından kaynar bir bulut, tez canlı ruh özlerinden,
Yaş yerine ışık ağar onların, Tebriz yeşili gözlerinden,
Ve bedenlerinden mukaddes devinimler…
***
Ey Ali-i abanın soylu mahdumları,
Deşti Necef'in dişli kumları,
Ne alır aşk ateşinizi,
Ne de verir bir katre zulümkar Şattül Arap'tan
Ancak gün, bir başka güne gebe,
Hamiledir karanlık zaman,
Aydınlık bir istikbalin semah döngüsüne…
Yani dememiz o ki a canlar!
Tamam olur tevarih ve dem demlenir, dizilir katar…
Bizim de dilimiz, iştah ile yalar ufukları bir uçtan diğer uca,
Burca konar bir ebabil, kınalı gagasında sedef damlacık,
Bedeni ve yüreği el kadarcık,
Ruhu hudutsuz bir çember içinde, akın akına…
Varır elbet, derununda yaşadığı ulu dağın farkına…
Ah o dağlar, 'Hu! ' der ve devran döner yanı başımızda bizimle,
Sevgimizle sarmalarız her canı, dost ne, düşman kim?
Bin yaşında bir hekim ruhuyla sarar, Kerbela yaralarını.
Ben, sen ve o yok artık; biz varız, yalnızca biz
Ötelerde bir ücraya iter kalbimiz, bin yıllık kahr ve acıyı,
Dut dalından bir tekne duyar, tellerinde sancıyı…
Korkunun acar gözlerinden okunur iki satır karanlık şiir,
Bir bir dokur mızrap ibrişim ışığını kehkeşanların,
Canların kınalı kâkülleri savrulur tavafın rüzgârıyla.
Küheylanların hızlarıyla yarışta kocamış canlar…
Kefir keyfi doludizgin, bu koşuda,
Alaşafaklı gözlerin devranında dönmede,
Her tavafta göyünmede Sıffin'in acılı sayfaları.
Tayfaları seren germede evrene, yuvarlak bir sefinenin.
Öğünerek hak diyen, ehli zalimanın yalancı zaferlerine bakıp bakıp,
Dede dövünmede, torun dövünmede...
Deyin haydi bire canlar, siz de canu gönülden 'Hay hu! '
Suyu itin bir el tersiyle yine kendi yatağına gururla ha,
Sabaha ay batacak bilin ki;
Doğacak gün, mersiyeler içinde sarmalanarak.
Baş kabak, ayak yalın, ciğer püryan, ruh üryan…
Dönün ha dönün,
Ekvatoru kuşanmış, bir kınalı gelin misali süzünün…
Haydi canlar Hu,
Ayrıntısız bir duaya duralım biz de pervanelenerek.
Göyünerek yanalım, bu devranda bizler de…
Odsuz bir ocakta yanarak kavrulalım,
Pır pır eden yüreğimizin etrafındaki emsalsiz aşk tavafında,
Savrulalım kâinatın dört bir yönüne,
Kapanalım kalbimizin eşiğinde sevdalar höykürerek.
3/:
Dem demlendi, Dizildi katar…
Turnalar, turnalar… çırpının masivanın naif kuşları…
Onların uçuşları bir alaimi sema ya da kendi eksenlerinde tavaftır,
Her çırpınışları kati saf zeheb, sisler içinden doğan gün şavkı kadar,
Ve lahuti bir aftır ki mefkûre, bir gri sis olur,
Şaşkın aşıkların yürek düzüne yağar da yağar.
Ve ardından kaynar bir bulut, tez canlı ruh özlerinden,
Yaş yerine ışık ağar onların, Tebriz yeşili gözlerinden,
Ve bedenlerinden mukaddes devinimler…
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 13.12.2010 09:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat