Ali-i Aba Semahı-2 Şiiri - Ahmet Yozgat

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Ali-i Aba Semahı-2

1/:
Dem demlendi, Dizildi katar…
Turnalar, turnalar… çırpının masivanın naif kuşları…
Onların uçuşları bir alaimi sema ya da kendi eksenlerinde tavaftır,
Her çırpınışları kati saf zeheb, sisler içinden doğan gün şavkı kadar,
Ve lahuti bir aftır ki mefkûre, bir gri sis olur,
Şaşkın aşıkların yürek düzlerine yağar da yağar.
Ve ardından kaynar bir bulut, tez canlı ruh özlerinden,
Yaş yerine ışık ağar onların, Tebriz yeşili gözlerinden,
Ve bedenlerinden mukaddes devinimler…
***
Dem demlendi, lebsiz tezeneler gezindi, mavera köprülerinde,
Bir aşağı, iki yukarı raksa durdu saatler,
Kusursuz uçmağ illerinde nefes nefese turna türküleri…
Ötelere uzanan ibrişim sıratların sırtında bir kutsal arı…
Şimdileyin vızıldar Şahı Merdan hançeresinden,
Ve Sultan Pir avazıyla 'Ya Hu! '
Huşu, bir müsekkin etkisiyle çevreler ellerini,
Ve gecenin koynunda açar kor ateşle sevişen yangın tandırlar,
Kırk yerinde açarlar o kızıl yüreklerini,
Işık örgülü dırahşan direklerini vururlar,
Eylül sarılığındaki aşk ve nisancıl ışkın ustaları gökyüzüne,
Gözlerinde alazlı ocaklar yanan mekân üstü sevdalar,
Ve perde perde mayalanır erguvani hülyalar,
Salkım saçak sisli zamanlar tünelinde.
Ellerinde makam ve kapıların kulpunu tutan ala gözlü bir Rıdvan,
Kanat kanat kelebek misali inler ve kendini tavafa durur.
Zaman aşrı yolda serpişir Ferruh oğullarının kayalar gibi aşkı,
Şaşar yelkovan, ayakaltında usul usul depreşir yaramaz toprak...
Sevdanın penceresinden kalbinin coğrafyasına bakarak,
Doğrulur zümrüdü Anka, yıldız damlı can sarayından.
Topuk vurur karayere, zelzeleler uyanır.
Toprak yandı, su yandı, aşk kapıya dayandı…
O toprak ki ölmez özüdür semahta canın,
Ve ezeli can, abanın kuytusunda naif karanfillerin özlü titreşimleri...
İbrişimleri salkım saçak evreni sarmalar vicdani bir örtü gibi Ali-i abanın…
2/:
Dem demlendi, Dizildi katar…
Turnalar, turnalar… çırpının masivanın naif kuşları…
Onların uçuşları bir alaimi sema ya da kendi eksenlerinde tavaftır,
Her çırpınışları kati saf zeheb, sisler içinden doğan gün şavkı kadar,
Ve lahuti bir aftır ki mefkûre, bir gri sis olur,
Şaşkın aşıkların yürek düzüne yağar da yağar.
Ve ardından kaynar bir bulut, tez canlı ruh özlerinden,
Yaş yerine ışık ağar onların, Tebriz yeşili gözlerinden,
Ve bedenlerinden mukaddes devinimler…
***
Her çabanın sonu hayır,
Ve her dönüşün küturu rengârenk gökkuşağı,
Ne aşağı, ne yukarı sıçrayıştır bu…
Kendi kühtünce, kutlu bir devinimdir ki pare pare…
Yıldızdan yıldıza sıçrayan afacan bir şerare…
Her yere şavkını salan birer mübarek yıldızdır ki onlar,
On binlerce köşesi dercolur semahta bir sarışın şuaya,
Ne taş, ne kaya, ne atom, ne kuark,
Bırakmaz kendi halimize bizi,
Dönüp dönüp o tembel sükûnetimize bakarak.
Hu! Deyin canlar,
Hadi, yekinip yerimizden,
Ayrıntısız bir duaya duralım biz de dönerek.
Turnalar…
Alnı ak, yüzü apak turnalar…
Göyünerek yanalım, bu halakay-ı odda her birimiz de,
Kapanalım kalbin eşiğinde yerlere sevdalar höykürerek,
Dövünerek analım o kerli geçmişi satır satır ve belalı geleceği,
Oysa o Haydar-ı Kerrar'ın, Hayber ertesi iştahla içeceği,
Nihayeti bir ak yürek hacminde doludur,
Yoludur, bizim üstünde döndüğümüz çember de seyyidlerin.
Birer mübarek yıldızdır ki onlar, abanın kuytusunda,
Uyanıkken susuz,
Deryalara gark olur çöl kadar sakin uykusunda…
3/:
Dem demlendi, Dizildi katar…
Turnalar, turnalar… çırpının masivanın naif kuşları…
Onların uçuşları bir alaimi sema ya da kendi eksenlerinde tavaftır,
Her çırpınışları kati saf zeheb, sisler içinden doğan gün şavkı kadar,
Ve lahuti bir aftır ki mefkûre, bir gri sis olur,
Şaşkın aşıkların yürek düzüne yağar da yağar.
Ve ardından kaynar bir bulut, tez canlı ruh özlerinden,
Yaş yerine ışık ağar onların, Tebriz yeşili gözlerinden,
Ve bedenlerinden mukaddes devinimler…
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 13.12.2010 09:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat