Bakabilsek şu dünyaya çocuk gözüyle
Okşayabilsek kirli bir sokak köpeğini
Yoldaki su birikintisine basarak eğlenebilsek
Mutlu olabilsek bir külah dondurmayla
Tat alabilsek hayattan bir lolipoptan aldığımız gibi
Sevebilsek insanları çocukların sevdiği gibi
Yıkadılar Hüseyin’i, koydular musalla taşına
Sıralandılar imamın arkasına ip gibi
Kıldılar namazını Hüseyin’in
Aldılar omuzlara
Yürüdüler kazdıkları çukura doğru
Ağlıyordu babası tabutun en önünde
Hiç uyandın mı sen tan yeri ağarmadan
Güneş ısıtmadan taşı, toprağı, havayı
Uyandın mı?
Birkaç parça peynir biraz yufka
Üç öğününde katık oldu mu hiç
Yağmurda ıslandın mı iliklerine kadar
Ben bir serçe olsam
Sen de koçanda mısır tanesi
Gelsem kaçırsam seni
Götürsem bir tepeye
Koysam bir kayanın üstüne güneşe karşı
Gagalasam seni doya doya
Yan yana iki eski yatak
Üstlerinde birer yaşlı adam yatakların
Bitkin iki refakatçi iki küçük koltukta
Paylaşılan buram buram ilaç kokan bir hava hastane odasında
Yaşlı adamlardan biri dikmiş gözlerini tavana
Haydar yüz kilo çekiyordu on yıl önce
Elli kilosu bedeni
Elli kilosu acısı çilesi
Bugün yüz elli kilo Haydar
Elli kilosu bedeni
Yüz kilosu acısı çilesi
Gıdaklama başımda tavuk
Benim derdim birkaç böcek
Kendi tavuğum bana yeter
Var git sana da senin horozun yetsin
Gıdaklama başımda tavuk
Doysun karnım giderim buralardan
Ne varsa hayatta
Başkalaşıyor zamanla
Denizler bir başka
Mevsimler bir başka
İnsanlar bir başka oluyor
Aşklar bir başka yaşanıyor zamanla
Seni bekliyorum
Açmayı bekleyen bir çiçeğin baharı beklediği gibi
Bitmeyen bir umutla bekliyorum
Sanki kesinmiş gibi geleceğin
Gözlüyorum yollarını
Her an geliverecekmişsin gibi geliyor bana
Sarhoş derlermiş bana
Hiç sordum mu onlara
Neden gittiklerini barlara
Dua mı ederler acaba
Günahlarımın affına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!