Hayata gelmek büyük bir sancıydı
Bırakıp gitmekse acı
Bir tüy kadarsa varlığımın yeryüzündeki ağırlığı
Tutunacak neyim var benim?
Sözlüklerden öğreniyorsam mutluluğun anlamını
bu şiirin ilk satırını hatırlamıyorum
yine aşık mı oldum yoksa
belki de terk edildim,yalnızım bir otel odasında
kışın ardından gelen ilkbahar coşkusu mu taşıyor mısralardan
yoksa zehirli bir yılan mı satır aralarından sarkan
dışardaki milyonlara olan sevgimi mi yazıyorum
yaşımı senin yaşına göre hesaplamaya alışığım
pişmanlığın dokuz yıl ilerisinde, sevmenin yüz yıl gerisindeyim...
saatlerimi geliş saatine göre ayarlamaya alışığım
sabahları gördüğüm ilk yüzde,
geceleri dokunduğum tendeyim..
Ağlamadan tamamlayabildin mi bir günü?
Neden gülerken resimlerin yok anne?
Senin etrafında bir dünya dönüyordu
Benim etrafımda sen
Hiç mi yaşamak istemedin anne?
Bu günü de görecek miydim dedi baba
Bir tabut taşıyordu omuzlarında
Bir erkek olarak hiç bu kadar içten,
Hiç bu kadar doyasıya ağlamamıştı
Oğlunu taşıyordu mezarına..
gülmeyi çok seviyor ama
ağlamaktan vazgeçemiyor
yanlış parçaları birleştirip,
görmesi gereken şeylere bakıyor
Karlar yağarken sokaklara,
Camlardan dışarıyı seyrettiğimiz evlerimize dönüyoruz..
Yağmurları altında sırılsıklam ıslandığımız,
Evleri bize aşina olan şehirlerimize dönüyoruz..
Gerçekleşmeyecek düşlere yenisini ekleme
dünya,daha güzel bir yer olmayacak
açlık,sefalet,savaşlar son bulmayacak...
bunları göremeyecek gözlerimiz ezgi...
bir kitabımız olsun
Yaşayamadığım hayatlar beni hep mutsuz edecek
Ölü doğum gibi…
Ya bir hayatı yaşıyorsun istemeden
Ya da hiç yaşamıyorsun en başından itibaren
Yağmurun dalgalarla buluştuğu geceler
Gençliğinden vuruldukça ömrüm
Ölümün kıyısı, yaşamın tam ortası bazen
Zaman kaybı uykular, gözlerime ihanet.
Geçmişten ateş açıyor,
Anıların siperinde sevdiklerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!