İyi adamdı Ali dayı.
Bakmayın kaşlarının çatık olduğuna.
Gün görmedi garip.
Ondandır hiddeti.
Tam bir Anadolu erkeğidir o.
Fakirdi,
Yoksuldu,
Kimsesizdi belki.
Ama insanları hep sevmişti.
Yüreği yufkaydı Ali dayının.
Daha bir gün bir çocuğa kızdığı görülmedi.
Eli boş çevirmedi kimseyi kapısından.
Biraz soğuktu ama, kasıt yok, yapısından.
Yüreği ortadaydı.
Bakmayın onun cimri olduğuna.
Yokluktandı cimriliği.
Mert adamdı Ali dayı bilirim.
Asaletliydi yüreği.
Fakirlikten bozulmuştu asaletinin,
Direği.
Kimsesizdi Ali dayı.
Veyseldi babasının adı
Muhacirdi babası.
Bir aile kurmaktı çabası.
Dul bir kadınla evlendi.
İç güveyisi.
Tarlası yok.
Tapanı yok.
Ne geldiyse karısından geldi ya kıymeti yok.
Bitmedi ezikliği Veysel'in.
Bir oğlu oldu Ali’ydi adı.
Babası gibi o da ezik büyüdü.
Yetişti askere gitti Ali.
Asker dönüşü hem öksüz hem yetimdi.
Kaybetmişti en yakınlarını.
Demek bundandı.
Hiç arayıp soran olmamıştı askerde.
Talihsiz adamdı Ali dayı.
Ne okuma bilirdi ne de sayardı sayı.
O nu da bir dulla evlendirdi konu komşu.
Babası gibi tarlası tapanı olmadı hiçbir zaman.
Yoksul adamdı Ali dayı.
Bileğe kuvvet,
Habire tırpana gitti.
Gücü kuvveti yerindeydi Ali dayının.
Azimli adamdı O.
Çalıştı,
Çabaladı,
Bütün köyün ırgatı oldu.
Hiç pişman olmadı yaptıklarından.
Bir sağın ineği oldu,
Birde oğlu.
Adını Yaşar koydular.
Yemedi,
İçmedi,
Giymedi,
Okuttu Yaşar’ını.
İyi bir babaydı Ali dayı.
Bakmayın onun yüzünün gülmediğine.
Düşünürdü sürekli.
Ondandı suratının asıklığı.
Akıllı adamdı O.
Yaşar öğretmen oldu sonunda.
Vefalı evlattı Allah için.
İlk maaşını babasına yolladı.
İkinci maaşa kadar,
Anamı al yanıma gel baba,
Gör oğlunu demişti.
Bir damla yaş süzülmüştü çizgili yanağından Ali dayının.
Dönmüştü talihi artık.
Hesaplattı muhtara ikinci maaşın ne zaman geleceğini.
İlk kez yüzü güldü Ali dayının.
Ceketi omuzlarındaydı o gün.
Hafif yan duruyordu şapkası.
Tabakayı küçük parmağının arasına sıkıştırmış,
Ustaca tütün sarıyordu.
Mutluydu.
Gururluydu,
Güleceğini tutamıyordu Ali dayı.
Yazıhanelerin önünde öylece duruyordu.
Aşağılara yeğen dedi.
Aşağılara gidiyorum.
Oğlan çağırdı yanına.
Öğretmen olduya benim oğlan.
Para da yolladı.
Bende gezdireyim dedim hanımı.
Ben askere giderken gördüm de aşağıları.
Köyden hiç çıkmamış benim gariban.
Görsün,
Gözü açılsın yazık.
Hoşça kal yeğen dedi en son otobüse binerken.
Çok sevinçliydi Ali dayı.
Hem bakmayın onun köylü olduğuna.
Aydın adamdı o.
Okumaya inanıyordu,
Hiç okumamış olmasına rağmen.
Ve inançlarıydı ona bu gururu yaşatan.
Talihsiz adamdı vesselam.
En son tütün sarışıydı aklımda kalan.
Bir daha dönmedi köyüne.
Oğlunu da göremedi.
Nerede,
Nasıl öğretmenlik yaptığını,
Bilemedi hiçbir zaman.
Bir karış mezar bile nasip olmadı köyünde.
En son aldığımız haber,
Çarpışmıştı otobüs.
Kırılmıştı bütün kemikleri.
Savrulmuştu yirmi metre öteye.
Karısı bir yanda, kendi bir yanda.
Havada kalmıştı,özlemleri istekleri.
Hâlâ;
Çöp kovasında duruyordu yedikleri.
Henüz habersizdi öldüğünden sevdikleri.
Çok garibandı çok.
Ne bir gün yüzü güldü,
Ne de huzurluca öldü.
Ali dayıdan geriye,
Onurlu bir yaşam ile,
Yaşar’ı kaldı.
Kayıt Tarihi : 13.9.2006 01:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
melek ayaz
sonunun nasıl biteceğini bilmediğimiz bir öyküdür hayatımız...
önemli olan da geride kalanların arkamızdan yazıp ,söyleyeceği güzel şeyler bırakabilmek sanırım...
allah rahmet eylesin,Ali Dayı ve eşine...
tebrikler...
saygılar
TÜM YORUMLAR (22)