ne zaman,
ellerini tutsam,
aşk dolu, hülyalı bakışlarında
gözlerinde kaybolsam
küçük bir çocuğun ağlamasını duyarım
oyuncak değil,
sela sesiyle uyandım bu sabah
biri ölmüş, bir erkek...
oysa bugün pazar, tatil
ölümün tatili olmasa gerek.
düşündüm; kimdir, kaç yaşında
basma perdelerimde, akşam olur
kokun sinerdi odama
nerde kaldın, kara kızım
seni çok özledim.
bir koşuşturmaca, şehrin dar sokaklarında
ah!
ne zor şey tanrım,
beş yıl sonra
seninle ilgili şiir yazmak.
ince uzun, zayıf bir kızdın,
bir kız tanıdım,
o balıkçı köyünde.
yüzü esmerin en karası,
bembeyaz dişleri.
ağ sermekten, ağ örmekten
nasırlamış, pörsümüş elleri.
kör bir kuyu arıyorum,
karanlık ve ıssız bir yerde
şu zavallı bedenimi yiyip, bitiren
duygularımı, hayallerimi oraya gömeceğim.
rüzgar esmesin, yağmur yağmasın
hiç duydun mu?
ben senden uzakta ağlarken
geceleri yırtan feryatlarımı
bir deli rüzgar kapı eşiğinden girip
içini titretmedi mi?
bekle beni, geleceğim,
demiştin.
bekliyorum aynı yerde,
biliyorum, geleceksin,
on yıl oldu diyor bazıları
olsun,
bütün gece seni düşündüm,
zor ettim sabahı,
kendimi dışarı attım.
koşuşturan bu kalabalık da,
emindim,
sen de olmalıydın.
Onbeş yıl kadar önceydi
En güzel günlerini yaşıyorduk çocukluğun
Beyaz kurdaleler sana ne çokda yakışırdı
El ele tutuşur okula öyle giderdik
Hergün bir kalem, bir silgi kaybederdik.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!