doyumsuz sanki gülüşleri
mavi dolu gözlerinde
saklamış tüm gizemi
titreyen bedeninde
hayal ettigim dünden
iki kapaklı bir pençere önümde
hayatın bir başka dönüşümünde
düşlerim ve ellerim elimde
nedensiz günlerin çocukluğu
eskimeyen yüzlerde aradığım ben
Yıllara yorarım
Aylar geçti ömrümden
Pullar taktım rüzğarını çiceklerden
Uzakları unuttum yoklugunda lebenslanglich
Sen geldin hoş geldin sevdigim
Sözler sustu sevda oldu yollarım
Rüzğaralara ektim umutlarımın tohumunu
Sana yazıyorum icimdeki bütün duygularımı
Yürüyorum vardıgım yamaca
Yanımda yürümeye deger kimse yok
Bu kalabalıgın icinde neden yalnızız
Martılar takılmış vapura
saklı kalmış gözlerin
çöle saçılan saçlarında
tanine hasret sanki toprak
esen rüzgar gibi temelin
dokunuyor canımlara
al götür yanlızlıgımı benden
al deli gönülden sevgimi
götür gitmek istedigi yere
ister sev ister gül al götür
gençsin daha sevildigin gün
Bu sabah pencerendeyim
Yorğun bedenim düşlerimle
Bekliyorum yarım aşklarımı
Aydınlık bir gün gelirsin belki
Kusursuzu aramıyorum ben
karanlığa
ışık olmak
umutsuzluga
umut olmak
zormu be bu kadar
insanlığa
bir nefes koynumda
ulaşılmaz enğin derin derin
serinlik günlere hasret ne varsa
günden günlere uzanan sonsuzluk
adı yaşam var olan koynumda
olmaz bir rüya gördüklerim
I have done it again
One year in every ten
I manage it
A sort of walking miracle, my skin
Bright as a nazi lampshade,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!