Gönül penceremin
Camları kırıktır daima
Parasızlığımdan değil
Açık olduğundan tüm insanlara.
Elazığ, Ekim 2002
Şimdilerde,
can çekişen bu ihtiyar
ve kimsesiz ev, tanır beni.
Gençliğinde,
güneş selam vermeden
yeni güne,
Yalnız bir ağacım
Çorak topraklarda
Dallarımdaki kuşlara
Çevremdeki karıncalara
Gölgemde dinlenenlere dost
Çok şey istemiyorum hayattan
Tek istediğim
Bir nehir kıyısında
Annemin dizinde yatmak
Ve sesimi yalnız kendim işiterek
Uzun uzun ağlamak.
Kim bu?
Aynadan bakan adam
Babamı anımsatan
Şakakları aklaşmış
Ömrünün yarısını
Geride bırakmış
Anadolu’da mihnet bürümez kalpgâhı
Orada hissiyat minnet olur
Saygı duyarsın toprağa
Kendine olan saygını yitirmediysen
Otağını dilediğin yere kondurur
Toprak rengi her şey
İçimde artarak kanayan kesikler
Acemisi olduğum hüzün
Dudaklarım büklüm büklüm
Yazmayacağım mısralar sizi
Alacaklının kapı aşındırması gibi
Aşındırmasanız yüreğimi.
Elazığ, Ocak 2003
Sen ki
Yüreğimi güldüren
İlahi ve körpecik
Gonca bir gül
Gam yakışmaz güle
Ne olur gül.
Gülünesi dünya’ya getirildim
Vazgeçilmez borca girdim doğmakla
İlk,
Ellerimi yüzüme örtü yapmadan ağladım
Çok geçmeden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!