Ali Abdülkerimoğlu: Hakkında ziyaretçi g ...

Ali Abdülkerimoğlu
3

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

  • Recep Erilmez
    Recep Erilmez 13.08.2007 - 01:40

    SARDI

    Dudağından çıkan yangı
    Beni sardı seni sardı
    Aşk denilen kara sevda
    Canı sardı teni sardı

    Ben bu sırra ermemişken
    Bir ihtimal vermemişken
    Böyle yangın görmemişken
    Yüreğimi yeni sardı

    Söylediğim gazel idi
    Yaşayışım özel idi
    Neşem öyle güzel idi
    Sevdaların yeli sardı

    Aşkla yanan tenim gibi
    Ateş tutan elim gibi
    Etrafımı benim gibi
    Sürü ile deli sardı

    Ali ABDÜLKERİMOĞLU - SİMAV - KÜTAHYA

  • Recep Erilmez
    Recep Erilmez 13.08.2007 - 01:37

    Oğluma Nasihat

    Bu dünyada yaşamaya bak oğlum
    Hiç çalışma sakın bakma bir işe
    Yosmalarla kadehleri çak oğlum
    Çek rakıyı kavun peynir bir şişe
    'Dünya varmış yâ ki yokmuş' sana ne
    Eş - dost kimmiş, baba neymiş ana ne
    De ki canım hep bunlardan bana ne
    Geceleri yâr koynunda dal düşe

    İç bâdeyi güzellerin elinden
    Sar kolunu dilberlerin belinden
    Buseler çek al dudağın gülünden
    Yaşın iner yüz yaşından on beşe

    Doğrulukmuş, dürüstlükmüş geçiver
    Onlar boş lâf, kuyruğundan çekiver
    Hepsinin üstüne su içiver
    Ayak uydur, zaman, 'hal ve gidiş'e

    Karıştırma beyaz ile karayı
    Akrabayla açık tut hep arayı
    Savur gitsin malı, mülkü parayı
    Değer verme altın ile gümüşe

    Senin için enâyiler var olsun
    Yaşadıkça tâlih sana yâr olsun
    Kız seversen pantolonu dar olsun
    Sakın ola heves etme genişe

    Nasihatım, sağa -sola saptırma
    Hortum kullan, etrafına çaktırma
    Evlenirsen resmi nikâh yaptırma
    Sahtesini kıydır ' Hoca Memiş'e'

    Ali ABDÜL KERİMOĞLU/SİMAV

  • Recep Erilmez
    Recep Erilmez 04.08.2007 - 00:42

    Başlık: Garip Görüntüler

    --------------------
    GARİP GÖRÜNTÜLER
    Ben bu hali yeni gördüm
    Gökte uçan gemi gördüm
    Aynalara baktığımda
    Beni değil eli gördüm

    Zengin dağlar aşıyordu
    Fakir buna şaşıyordu
    Karanlıkta gezen körler
    Bir de ayna taşıyordu

    Telsiz çalan sazlar gördüm
    Yetmişinde kızlar gördüm
    Kanadı var,kuyruğu var
    Uçamayan kazlar gördüm

    Avcı tüfek atıyordu
    Kazlar ona bakıyordu
    Ne acayip görüntü bu
    Sinek fili taşıyordu

    Felek ferman yazıyordu
    Kız anaya kızıyordu
    Bu kavgayı gören baba
    Ortalıktan tozuyordu

    Çoban bir halt ediyordu
    Bilge davar güdüyordu
    Eşek denen koca kulak
    Ata binmiş geziyordu

    Ali Abdülkerimoğlu

  • Recep Erilmez
    Recep Erilmez 04.08.2007 - 00:39

    ALTIN ELMA ÖDÜLÜ

    Anadolu Gazetesi sahibi Gazeteci Şair ve Yazar Sn. Ali ABDÜLKERİMOĞLU “Amasya Altın Elma Yarışması”nda ALTIN ELMA ödülü kazandı.

    Amasya Valiliği’nin bu yıl 3.’sünü düzenlediği; Türk Sanat Müziği (TMS) Beste Yarışması Finaline, 500 eser katılmış ve bunlardan seçilen 10 eser finale kalmıştı. Yarışma bu 10 eser arasında gerçekleştirildi.

    Bu finale kalan eserler arasında Sn. ABDÜLKERİMOĞLU’nun, Mersinli Bestekar Sn. Doç. Abdulgani TAKMAZ’ın “TANRI HUZURUMA SEV DE GEL DEDİ” ADLI Mahur Makamındaki eseri de vardı. (Eser TRT Sanatçılarından Melda KUYUCU tarafından seslendirildi.)

    Belediye Başkanımız Sn. Dr. Rıza ÖZDEMİR tarafından, eser büyük beğeni aldı. Sn. ABDÜLKERİMOĞLU’nu 19 Haziran 2007 Salı Günü makamında kabul eden Başkan ÖZDEMİR; “- Böyle güzel bir eseri yazarak bizleri çok mutlu ettiniz, Simav’ımızın adını bu güzel şiirinizle duyurduğunuz için çok teşekkür eder ve Simav Halkı adına sonsuz şükranlarımı sunarım…” dedi ve kendilerine bir şükran plaketi sundu…

    TANRI HUZURUMA SEV DE GEL DEDİ

    Tanrı Huzuruma Sev De Gel Dedi
    Sakın ha ağlama, gül de gel dedi
    Beşikten, mezara hep aşkı oku
    Sevginin sırrını bil de gel dedi…

    Böyle bir emirle, sevdaya daldım
    Dünya işlerini engine saldım
    Öylece okuyup, aşk okulunda
    Güzeller sevmeye ehliyet aldım…

    Sevmeden yaşamak, bir cinnet imiş
    Yâr ile her diyar, memleket imiş
    Anladım gönülden, candan sevince

    Her güzel bir Leyla, çöl cennet imiş...!


    Haber Arşivi

  • Recep Erilmez
    Recep Erilmez 04.08.2007 - 00:27

    SONBAHAR VE ALİ ABDÜLKERİMOĞLU
    19:10, 4/4/2007..

    'Mutluluk müebbet cezamız olsun'

    Sonbahar, Simavlı şair Ali Abdülkerimoğlu’nun ilk şiir kitabı. İlk baskısı 1994 yılında yayınlanan Sonbahar, taşralı bir şairin sıcak şiirlerine kucağını açmış. Benim gördüğüm Sonbahar, Simav’da 2004 yılında basılmış.

    “Yıllar önceden beri yüzlerce, belki binlerce çeşitli konularda şiirler yazdım. Daha doğrusu yazmaya çalıştım. Fakat bunların birçoğunu kendim beğenmeyip yırtarak yok ettim, birçoğunu da koruyamadım. Daha sonra da yazdıklarımı kendi gazetemizle başka gazete ve dergilerde yayınladım. Bunları 1994 yılında toplayarak “Sonbahar” adlı kitabımı çıkardım.”

    Yukarıdaki satırlarda şairin şiirlerinin ipuçlarını da görüyoruz. O, kendisini zamana bırakacak olan “Molla Kasım”ı beklemeden, beğenmediği şiirlerini yırtarak yok etmiş. Demek ki şiirlerini seçebilme hünerinin sahibi.

    Kendisiyle 2004 Temmuz’unda Söke Öğretmenevi’nde görüşmüştüm. İlçemize gelen konuk şairlerle Öğretmenevi’nde buluşmuştuk. Akşamüzeri serinliği başlamıştı. Çardak altındaydık. Birinin adımı seslendiğini duydum. Baktım, en ulu ak servi ağaçlarından birine belini dayamış olan Tayyar Tahiroğlu’nu gördüm. Yanındaki yaşlı şairle birlikte bana gülümsüyordu. Kalktım, yanlarına gittim, rica mica dinlemedim, ellerini öptüm.

    Tayyar Tahiroğlu’nun; “Oyhan, bize sahip çık. Hele Ali Abdülkerimoğlu’na hepten sahip çık. Bu kadar gencin arasında iki yaşlı biz varız. Üstelik ben sonbaharımdayım, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Belki sonbaharı bir daha göremem.” deyişini unutamam.

    Ali Abdülkerimoğlu durur mu? “Tayyar, sonbaharda olan benim. Üstelik, “Sonbahar” ilk şiir kitabım. Belki sen sonbahara biraz yakınsın ama bu genci üzmeye çalışma. O daha ilkbaharında olmalı. Bana göre sen de öylesin…” demişti.

    Sonbahar, Tayyar Tahiroğlu’nu sevmiş olmalı, onu aramızdan çekip aldı.

    Sonbahar[1], yedi tanıtım yazısının yer aldığı bir şiir kitabı. Kitabın basım giderlerini Dr. İbrahim Naci Eren karşılamış.

    Tayyar Tahiroğlu “Bu Kitap İçin” başlığı altına bakınız ne demiş?

    “Kırkından sonra saz çalmak yerine, işte ürün vermenin tam zamanı diyerek, yetmişinden sonra kitap yazılırsa bu kadar yazılır.”

    “Ne diyelim, Allah kimseyi kitapsız komasın! ”

    (Sonbahar, Tanıtım s. IV)

    Ya kendi temennisi? Oldukça düşündürücü.

    “Ayrıca sayın okuyucularımdan da bir istirhamım olacak: Şiirlerimden güzel bulduklarını güzellik için, güzel bulmadıklarını kalem ve gönül hatırı için okumaları, hata ve yanlışlarımı bağışlamalarıdır. Saygılarımla.”

    (Sonbahar, Tanıtım s. VIII)

    Taşralı bir şairin büyüklüğünü gördünüz mü? Nedense o, yüksekten uçmuyor, efendilik sınırlarına sığınıyor. “Kalem ve gönül hatırı için okumak”, ne kadar güzel bir dilek değil mi?

    Düşünüyorum, başka hangi şairimiz ya da şairlerimiz; Ali Abdülkerimoğlu’ndaki alçakgönüllülüğü yakalayabilmiştir?

    SEVMEK

    Tanrı huzuruma sev de gel dedi

    Sakın ha ağlama, gül de gel dedi

    Beşikten mezara hep aşkı oku

    Sevginin sırrını bil de gel dedi

    Böyle bir emirle sevdaya daldım

    Dünya işlerini engine saldım

    Öylece okuyup aşk okulunda

    Güzeller sevmeye ehliyet aldım

    Sevmeden yaşamak bir cinnet imiş

    Yâr ile her diyar memleket imiş

    Anladım gönülden, candan sevince

    Her güzel bir Leyla, çöl cennet imiş

    (Sonbahar, s. 17)

    Ali Abdülkerimoğlu

    “Yâr ile her diyar”ı memleket bilenlere selam olsun.

    Sonbahar, okunacak kitaplar listesine alınmalı.

    Bir: Güzel olduğu için.

    İki: Kalem ve gönül hatırı için…

    Tel: 0 274 513 80 94

    --------------------