Algı düzlükleri için dipnotlar

dünü zorladım
gücüme başka isyandır dünü zorlamak
elimde yorgan iğnesi ,iletken
karşı’nın bahçeleri saldırgandır kirli sözlü yürür bu çağda

değildir,- çünkü inkar olur-tenimiz aynaya düşer
bir kış kırlangıcı donuk bakar ,savunmasını alır gözlerimin
tekil kalışımı,çıtlatsam ifşa olur

hep o üşengeç taç yapraklar,dilimde yalnızlık şarkıları
herkes bilmesin isterim belki sen komşu dilberisin
sundurmalı kırık dökük o limanın. / ses geçirmez
kokularla yükselir bu yitik bölge.zulamda yönsüzlük kapısı.

Zavallı sinem tipi tahtası olmuştur şaşkın martıların gagaladığı
son zakkum dalı .gezginlerden öğrendim sarhoşluğu
ses vermemem. naralarım sise gömülmüştür.

sol yanımı dün törpülemişim .alnımda başıbozuk
gül kıvrımları ürpertisini uykuya salarken yorgun düştüğüm
vardiyalar.unutkandır bazı segâhlar şiir çınlaması
yırtılmıştır sayıkladığım sözcükler.ellerin altın makas
yalpaladığım yerde düşersem eğer tutma sen eteğimden
kaç türlü selama durur her akşam
ben her akşam nereye giderim herkesten anlayamam

bu karanlık dün, ters dokunuştur /orada kalmak
için değiş tokuş edilir tınılar.kaç şey dün olmuştur
kaçıncı çöle dökülür tohum kaç yerinden sökülür yılgı
bana sorma

hüzün bilemekteyim bu sıralar.sözlerim gezintiye çıkmaya korkar
fısıldamak ne ki haykırmak isterim sana
ortalık ilkçağa açılan bir meydan.içimde kurusıkı fırtınalar.

bütün durumlarının suçlusu ben değilimdir
bütün şiirleri senden aşırıp tavana astığım düpedüz doğru
penceresinden süzülen yel şimdilerde ateşli soğuk.
Sevgiyi bocalamaktan falsolu

yol hazırlıklardayken,sürü sürü öfkeleri kandırır
kuşlar.hangi arada hangi derede yolunu kaybediyor bu yılkı
zorladığım dündeyim.zamansızlık süzmekteyim bilmediklerini
tutukluyorum senin. içimdeki girdapların hatırına
dindirme sakın huysuzluğumu
sorsan bilemem nerdedir ellerin...