Arş’ta nurdan bir levha;
Adını yazdı, adının yanına.
Yarattı, on sekiz bin âlemi.
Sevindirdi yerleri ve gökleri.
Affetti, Âdem peygamber’i
Senin hatırına...
Bir kutlu doğumun arifesinde,
Gökten bir akkuş geldi
Âmine’nin evine.
Abdullah’ın yetimi…
Kâinatın efendisi…
İki cihânın sönmez güneşi…
Dünyaya geldi;
‘Meleklerin gölgesinde’…
Putlar bir bir yere devrildi.
Bin yıllık ateşi söndü Mecûsilerin.
Suyu çekildi, sâve gölünün.
Yıkıldı Kisrâ’nın sarayı.
Sönmeyen bir nur kapladı,
Aydınlattı Semâyı…
Sen gelince;
Kurtuldu çocuklar,
Diri diri toprağa gömülmekten,
Köleler satılıp, ezilmekten.
İnsanlar şirkten ve cahillikten…
Güller açtı nurlu izinden…
Seninle şereflendi Mekke
Şereflendi on sekiz bin âlem…
Son peygambersin yerde gökte
Eminsin herkesin gözünde
Kötülük yok hiç ömründe.
En güzel ahlak hep sende
Tanıştın kırk yaşında vahiyle
Dünyalardan ağır yükün
Sırtında nurdan peygamberlik mührün
İsmin yazıldı Kur’an da,
İncil de, Zebur da, Tevrat ta.
Çelebi yazdı mevlidinde.
Şairler konuştu, Yunus dilinde.
Mevlanalar aşkından oldu pervane.
Anılır oldun, her solukta,
Ezelden ebede,
Her zaman her yerde…
Seni bilir gece ve gündüz,
Beşikteki bebek, kabirdeki ölü de…
Hatipler anlatsa, âlimler yazsa…
Yeryüzü defter, ağaçlar kalem,
Denizler mürekkep olsa;
Sayfalar yetmez, zikirler bitmez adına.
Kutlu bir gecede, Burak gelince;
Mescid’i Haram’dan, Mescid’i Aksa’ya,
Çıktı yedi kat Semâ’ya,
Hem ruh, hem beden…
Gözünün önünde; Cennet ve Cehennem…
Selam verdi peygamberler,
Çekildi, aradan melekler,
Âlemleri yaratan ile buluştu…
Ümmetine getirdi ilahi müjdeler.
Miraç’ta, en güzel Peygamber…
Önce deden, sonra Ebu Talip,
Ve dert ortağın… Tertemiz, büyük Hatice
Birer birer Hakk’a gidince;
Taif de en büyük işkence
Müşriklerde kara bir leke.
İzin verseydin dağlara
Açsaydın mübarek ellerini göklere
Âmin derdi buna melekler bile.
Zulüm ve küfür zirveleşti…
Hüzün var yerde, gökte.
Yaşanmaz oldu Mekke.
Davet var Medine’den.
Yanında ilk’ ler…
Hep mahzun gönüller.
Öz yurdunda garipler…
Mağarada dostun Sıddık-ı Ekber.
Zor bir yolculuk,
Sonunda doğacak güneşler…
Hiç kimse özlenmedi senin kadar…
Elde tefler, yollarda gözler.
Resul’üm hoş geldin.
Çoluk, çocuk seni bekler…
Gel! Ey Rahmet Peygamberi!
Seninle açılsın eller sahibine.
Yüzler gülsün, başlar varsın secdeye.
Gündüz olsun kara geceler.
Bir bir açılsın nurun önündeki perdeler.
Rahmete kavuşsun kuruyan çöller.
Can bulsun ölü gönüller.
İnlesin yerler, gökler…
Allahüekber!
Sen gelince! Dost oldu kurt ile kuzu.
Kalmadı kimsenin kimseden korkusu.
Seni öldürmeye gelenler sende dirildi.
Bozuldu küfrün çarpık düzeni.
Sevginle bağlandı doğu ile batı.
Kalmadı karanlık, kin ve düşmanlık.
İnsanlar mutlu, gözler aydınlık.
Sevin ey Medine!
Kâinatın en güzeli, en şereflisi,
Yetimler yetimi, ahir zaman Peygamberi.
Kevser havuzu ve hamd sancağının sahibi.
Hakk dinin en büyük davetçisi ve müjdecisi.
Mahlûkatın en büyük şefaatçisi ve bekçisi...
İnsanlığın biricik kurtarıcısı
Seninle sevgililer sevgilisi.
Ebu Bekir, Ömer, Osman,
Ali, Bilal, Selman…
Seninle kardeş, Ensar ile Muhacir.
Bir oldu zengin ile fakir.
El ele, diz dize, göz göze,
İslam la şereflenen erler.
Uhutta, Hayberde, Bedirde şehitler.
Kendini sana feda eden yiğitler.
Bir göz ucuyla görüp, görülenler.
Seçilmiş onlar ikram sahibi; Sahabeler…
Dünyada örnek, gökyüzünde yıldız,
Kur’an da övülen, cennette kılavuz…
En büyük mucizen; Kur’an.
Kurtulur ona ve sana uyan.
İkiye bölündü ay bir işaretinle.
Sular fışkırdı mübarek parmaklarından.
Düşmanlar korktu, melek ordularından…
Bir bulut, oldu sana gölge.
Güvercin sana yaptı, yuvasını.
Örümcek, duvar ördü kem gözlere.
Kuru kütük geldi dile.
Sahibini şikâyet etti; aç bırakılan deve.
Kâinat gözyaşı döktü en sevgiliye.
Bereket geldi gittiğin her yere,
Sevginle feth ettin gönülleri,
Rabbi’ni öğrettin,
İmanla şereflendirdin yüz binleri.
Ordun; Hakk dostu, veliler,
İsmi Hakk’ ta kayıtlı erler,
Dört kıtaya dinini öğretenler,
Ruhları şad; Şehitler,
Rüzgâr, Bulut ve Melekler…
Allah’ın habibi, tek sevgilisi,
En büyük peygamberi, son elçisi,
Cennette bütün makamların sahibi,
Gelmedi, gelmeyecek benzerin.
Sonsuza dek sürecek nurun.
Sen âlemlerin tek kılavuzusun.
Senden aldı kokusunu, rengini gül,
Seninle süsledi, sesini bülbül.
Bekledi, özledi, sevdi,
Seninle yandı, seninle attı,
İman ile dolu yürekler.
Gel! Ey Yüce peygamber!
Seni bekler yerler ve gökler.
Ey, İnsanlığın tek örneği!
Yük olmadın kimseye,
Dünyanın yükünü aldın.
‘Ya Rabbi Ümmetim’ deyip
Bizim için çok ağladın.
Gece gündüz, her mekânda
Hep davet ettin Hakk’a.
Dua edip, kucak açtın insanlığa.
Sen yoksun şimdi,
Çöller kızgın, ümmetin üzgün.
Sana hasret, toprak…
Sana hasret dağlar, taşlar.
Sana hasret, yedi kat gök,
Bak! Dört mevsimde hüzün var.
Bayram değil bayramlar.
Sana hasret, darda kalmışlar,
Sana hasret, yaratılmışlar…
Gel, Ey güzeller güzeli!
Seni bekliyor cennette köşkler,
Mahşerde Nebiler…
Müjdelerinle gel.
O, en zor günde:
‘Kardeşim dediğin’ ümmetine.
Kabul olur seninle dualar,
Seninle açılır kapılar.
Şahit sana güneş, ay ve yıldızlar.
Muhtaç sana kabrinde mevtalar.
Sana feda analar, babalar, canlar…
Sana sonsuz selamlar, Yasinler, Fatihalar…
Akıyor şimdi gözümüzden yaşlar.
Edep ile eğiliyor önümüze başlar.
Ellerimiz kirli, gönlümüz kara.
Yüzümüz yok sana varmaya.
Daldık dünyaya, gaflete, isyana…
Pişmanız yaptığımız günahlara…
Rabbim affetsin senin hatırına.
Kerbela oldu, her yanımız. Kerbela…
Eşi ve benzeri olmayan Kitabın,
Beş vakit okunan ezanın,
Gözünün nuru, müminin miracı namazın,
En güzel örnek ve Kur’an olan ahlâkın,
Sünnetlerin ve Hadislerin;
Bize; En büyük ‘Miras’ın’.
Gölgelenmektir dilekler; gölgende.
Yalnız koyma bizi mahşerde.
Sırat’tan geçir, şefaat et bize.
Âlemlere rahmet
Peygamberim, Muhammed! (s.a.v.)
Kayıt Tarihi : 10.3.2013 15:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!