Aldırma Üç.kuruşluk Adamlara

Dünya'yı karartan karanlığın kıvrımından, hüzündür yeryüzüne yağan
Buğulanan her gözümün gözyaşları
Finik atan tufan olup
Toz, duman, küllerle
Savurduğu her şey
Ben oluyorum
Umutsuzluk her gün kapımı çalarken
Karanlığın bağrında günleri
Ben
Gözyaşımla yıkarken
Yüreğim elimde
Gel
O mazlum gözlerinle
Güneşim ol
Gel
Benim için bir çılgınlık yap
Sıcaklığınla
Sar bana kendini
Çünkü
Çok üşüyor içim
Üşüyor bedenim
Gel
Sar beni
Gel al, al da götür beni
Ey sol yanım, candan can olalım, sakın bana git deme

Bebeğin memeye, mahkûmün özgürlüğe
Nehrin denize, toprağın suya
Günün güneşe, gecenin aya
Hasreti gibi
Bekliyorum seni
Gel
Kederimi at bir kenara
Sar beni
Gel
Destursuz
Gönül kapımı çal
Güldür yüzümü
Gel
Tenin aksın tenime
Yak beni
Bedenin tenimi kavursun
Gönül divaninda, dağılsın bedenim tüm bedenine

Medeniyetler beşiği, toprağı bereketli, hep çiçekler kokan
Birçok bahanelerle sevda anlatan dillere 
Düşman olan zalimleri
Zülmü
Savaşları
Ölümleri gören
Mezopotamya'da
Zalime boyun eğmeyen
Yenilmeyen korkusuz
Has
Bir civan gibi
Tut ellerimden, yok olmadan ocaklar, zülmü kaldıralım

Kelepçeli ellerim, yüreğim yanıyor, aldırma üç kuruşluk adamlara
Sırçadan saraylara, ağasına, paşasına bakmadan
Yaz ortasında güz olan zamana inat
Dağları, vadileri yol eyle
Dicle
Fırat
Kura
Aras gibi coş
Gel bana
Güğsü yaralı
Ovalara
Dağlara götürür
Issız ve suskun şafaklara vur beni

Gönüldaşım
Cihangir
Yârim
Zemheri'de bahar'ı buz bağlayan 
İçi sızlayan
Kalbim ağyâr görmesin
Seni isterim
Gönül
Al başını gel bana
Kurşunların yırtığı gecede! Soğuk ölümden  yeniden doğarken ben

Hoyrat karanlığa, bitmeyen her mateme çaldığım bir ıslık vakti
Gel
Zaman tükenmeden
Kalk ayağa
Dimdik doğrul
Yalnızlığın vurgunlarından
Al götür beni
Gurbet açısıyla
Devrim mayasıyla yoğrulan
Bir şarkı
Deniz maviliğinden civanmert
Bir ezgi
Dudaklarını kıvrımından
Dökülen
Özgürlüğü anlatan
Berrak
Bir şiir gibi
Al beni, sinene bastır, kalbine taşı
Sen en ala sevdasın, o içi sevda dolu yüreğinle sar beni

Mehmet Çobanoğlu
28.12.2023
İstanbul