Yine sabah erkenden uyandım, uyku tutmayan bir geceden…
Kahvaltısız sabahların en unutulmazıydı sanki.
Hayal gibiydi yaşanan, zaman, an...
Pencerenin ardından havadaki karanlığı izledim ışıyan.
Ya da izlediğim gündeki geceydi, hayreti şaşırtan.
Gün ve geceyi düşünürken, gözlerim gökyüzüne vardı
Öğlenin 12:30’unda, gökteki yıldızlara daldı.
İzledim sessizce, itiraz etmeye bir etken bulamadım
Durgundu Karadeniz, taş ile dalgaları vuramadım.
Özlediklerim vardı, isimleri silinmeyen;
Unuttum!
Sakladığım gülleri kitapta değil, sular içinde kuruttum.
Biri gelsin istedim özlediğim, ümitlerle bekledim
Kapımdaki tokmağı söktüm, zilleri iptal ettim.
Kapıdan geri dönmesin, kapıyı kırsın da girsin
Yüreğe yaptığı gibi, evimi de kirletsin.
Üşüdükçe soyundum, terledikçe giyindim…
Gecenin bir yarısı, güneş anlımda gezdim.
Yağmur yağınca kaçtım, acılarla sızlandım
Yakan yağmura karşı, kor ile ferahladım.
Yollarda değil, sularda yürüyordum
Yürüdükçe çıkıyor, yüzdükçe batıyordum.
Karada ıslanıyor, sularda kuruyordum
Yoldaki balıklara, hep seni soruyordum.
Tanıyorlarmış seni, selamımı yolladım
Selamımın peşinden, bu şiiri kodladım.
Okudun satırları, görmedim seziyorum
Neler geçirdiğini, duymadım biliyorum!
“Kim inanır ki bunlara? İmkansız ve de saçma...”
Aşkım da böyle benim, olanaksız;
ALDIRMA...
Kayıt Tarihi : 20.9.2010 21:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!