-Kahır felsefesinin çadırında susuyorum.Kaybetmenin Aristo’su olup
Aldatmanın poetik yazınlarında yazgıma ilenç çözümler arıyorum.
-Son yolladığın mail bendeki bütün vicdani bağları çözdü.
-Esasen aramayı,aranmayı, arınmayı, algısal ağlamayı denedim şimdi.
-Bir erkek neden aldatır. Öyle bir cümlelik cevabı olmayan bir sorunun ortasındayım.
-Seks,yeni aşk,zayıflayan sevgi,ilgisizlik,sevgisini bitirici davranışlar,tavırlar,başka kadınların ilgisi,birisinin ihaneti,monoton cinsel hayat,ihanete taviz verişler,yanlış söylem ve algılayışlar.
-Belki erkeği bu hayvani güdülere sürükleyen etkenlerin sırası böyle zincirleniyor; ama ilmin ya da sosyolojinin de aciz kaldığı gerçekleri dinle benden.
-Hayat dediğin, söylenmişlerle açıklanamaz. Ya da sosyologların kavram algısıyla açıklanan şeylerden de ibaret değildir.
Bir varmış ile bir yokmuşun yokuşundadır gerçekler.
-An meselesi olanlar bizden çok şey götürüyor.Erkek biraz daha çok ancıdır.Hele bir kaçırılmayacakları vardır. Gen ile hormon arasındaki gerçekleri bilmeden soyut ya da somut gerçekler sunamam.
-Sevilmek, özlenmek, hatırlanmak, unutulmak, heveslenmenin ötesini aşındırmaktır hayat çoğu kez. Sen bana cennetini sundun hep.Bu da yanlış.Cehenneminden zahirler görmedim.Hep ateşini sundun ,oysa cehennemlik demlerin de olmalı.O kadar melek görünme yar.
-Hormonsal haritamı hiç düşünmedin.Çoğu erkeğin genetik haritasında hazır bulunmuşluğun ırmağı akar. Öncül istekleri vardır.
-Onu sunulmuş gibi. “ Erkek adam çapkındır. “ “Değilse ya fakirdir,ya da beceriksizdir.” Gibi kör topal cümleler kulağına küpe edilmiştir. Bu yanlışın, yanılgının sosyolojik derinliğine girmeden gen, hormon haritamı bilmeden ezber kaçışlar yapman ne kadar doğru.
-Çok yüzler arasında bir yüzün yüzsüzlüğünü görmen zor.Ya da kadının dünyasıyla erkeğinki aynı düzlemde olmadığını algılamak.
-Erkeğin çok erken tahrik olup arzular kaynağında kaynadığını,her şeyi beyindeki hormonla yönettiğini anlamak gerekirdi.
-Yoğun bir sevgi olmadan da kadınsal bir objenin görünüşü bile bazen yetiyor.
-Okunduk yürek için dokunduk ten yeter.Aklın onayladığı, kalbin sızdığı, arzuların yazdığı hisler defterinde silgi kullanmadan aşk yaşama sanatıdır bu hayvani algılayışım.
-Ya da basitçe sana anlatayım can gülüm. Empati yap, sokağa çıktın, mini etekli, ya da güzel giyimli kadınsı bir kadın gördün. İşte erkek için gözün gördüğü aklın gördüğüdür. Tahriksel akış hemen başlar.
-Sonra erkeğin cinsel çizgisi beyin ile akıl arasında. Kadınlar gibi beyinde başlayıp kalbe inen bir isteyiş, kabulleniş, hazırlanış değil.
-Bir kadın zor aldatır.Aldatmak vicdani Çin Setlerini geçmektir.
Sevgi, cesaret,kadınsal güdüler, sadıklık gibi nice etmen var ki kadını uzaklaştırır bu eylemden.
-Cesaret etmek.Haydi onu geç sadakatin tin dili kadındır. Onu geç, kadın sevmeden, hoşlanmadan, güvenmeden, beyniyle yüreğinde onu yaşatmadan yaşayamaz ki.
-Erkeğin beyni cinselliği yoğun yaşar, güncel olarak sık sık güncelleştirir.Beyinde cinsel metaya hazırlık zaten var. Sonra erkeklik hormonun salgısı etkin ve aktiftir her zaman.
-Etkilenişlerin kıyıcılığı ve erkek beyn, hormon denklemi, isteyiş canlılığı, değişkenlik, vicdani bağın kalınlaşması,gibi erkeğin hazır yiyici istemleri onu kolay sürekler.
-Akılları dinle. Akilleri dinle, beni dinle senden.
-Onulmaz demleri, onarılmaz günahların ahına atma beni. Sosyolojik merdivenimin basamakları çürümüş olabilir.Bir gece senden ve asil aşktan düşmüş olabilir. Ki kaldı ki bu hayvani hatanın savunulur yanı asla yoktur.
Kendini kaybedişin belasına düşmüş yaralı bir bülbül gibiyim. Gül ağacını gagalayıp durdum. Okşanmış bir ok gibi bahtıma saplanan bu çıkılmazın on ikisinden bahsedip durma.
-Arzunun aklı yok, hissin sisleri arasında yüz yürek , bir akıl, tene teslim edilmişliğin aynasını kırıyor. Can kırıklarını oynuyor aşktan olmayan cam kırıklarını. Hangi kırık huzurdan ki. Bir taşın kırılması bile çevreyi üzerken bir canın kırılmasının tarifi, tasnifi var mı ki?
-K’andık.
-Yıkandık öylesi anların kirli ırmaklarında. Her erkeğin gizlice kirlettiği kaçamak ırmaklar vardır. Kimisi ustaca,kimisi gizemlice.
-Ama o ırmaklar hep akmış, hep yuvaları, yürekleri yıkıp götürmüştür.
-Bana kitapsız bir kitabın yazdığı bu basit oynaşıl oyunların filmini çektirme.
-Kendime yalanlar, savunma mekanizmaları yazmıyorum. Bu hatanın psiko-sosyal alt yapısını irdeliyorum. Ta çocukluğuma, yaşadığım kentin
Coğrafi karakter izlerine, gençliğime, yaşadığım her şeyin onulmazlarına. Sonra senli kaldığım günlerin hesabına .
-Seve seve yapılan hiçbir suç yok.Kimse keyfinden sürüklenmez vicdanımı sızlatan, ruhumu sarsak, umudunu bitiren, en önemlisi
Dünyanın en büyük aşkı dediğim aşkımı bitiren bir kumarı neden oynadım.
-Seks,yeni aşk,zayıflayan sevgi,ilgisizlik,sevgiyi bitirici davranışlar,tavırlar,başka kadınların ilgisi,birisinin ihaneti,monoton cinsel hayat,ihanete taviz verişler,yanlış söylem ve algılayışlar.
-Hangi nedenin psiko-sosyal derinliğine yazılsam beni yazmıyor. Bu nedenlerden biri değildi.
-Bütün dünyanın algıladığı bu aldatma bulmacasının cevabı yok bende.
-İçsel nedenler mi?
-Bir büyü mü?
-Hayır, hayır işte dedim ya bu hatayı savunacak bir cümlem yok.
Bin kez benden gitsen annenin ak sütü gibi helaldir sevgilim.
-Hayat dediğin neden ile nasılın kimlik sorgusundaydı.Benimki bir sınavdı. Bütün güzelliklerin benimle güzelleştiği, senin de güzel olduğun bu yaşamsal okyanusta balık olmak, sonra Yunus olmak.
-Yunus kalmayıp Balinalığa soyunup kendi dünyasıyla kumar oynamak.Bu sonsuz, senli okyanusu kurutma sınavını kaybeden bir ruh ermişiyim.
-Gerçek bir masalın asallarında değil. Klişe sözlerin sonunda değil.
Spontane ifadelerin dilinde de değildi.An meselesi yaşamların cevherinde bütün ömrü bitirmek.
-Peki bu kadar bilinçli biri neden bu hatayı yapar.
-Gece karanlığı neden varsa ben de o kadarım işte.
Hayat doğrularını bende saklamış da değil.Başlı başına öznel bir belanın ela tonuyum. Siyah olmaya çok vaktim var. Bahtımın pınarlarını kurutacak sözler söyleme.
-Muhteşemdi sözlerin.Bir kadına yakışır cümlelerin kitabı gibiydi.
Terk etmenin,ana rahmine düşmüş hüznün spermi gibiydi kaçışların. –Yarın, yarin acısından doğan bebeğin büyümesine kafiyeli.Hangi şiirsel sonun affını redif olur ki kabullenişim.
-Şimdi kendi şimendiferinin rayına yatan yaralı bir kaptan gibiyim.
Yol ile sol yanım arasında siren sesleri ve son sözlerin.
-Yolcu ben.
-Bekleyen ben.
-Gidip de bir daha dönmeyen sen.
Hangi aşka sığar bu bekleyiş.Bu canhıraşın sözsüz hilaline ay yüzün yansır mı ki?
Keza kerrat cetvelimle çizemediğim mecbur gidişlerin var. Hep bende kalışların. Hep bende gitmeyenlerin büyür.
-Verdiklerinin fersahladığını derin denizlerin Yunusu olarak kaldım.
-Everest aşkımıza hep çok uzak hem de çok nefsi yakın.
-Farkındalığın kimsesizliğinde yüceliyor emelim. Sana susamış bulutlarım hislerini nemli gözlerine taşıyor.
*Bu aşkın tek çaresi nadasa bıraktığın bu yürek için akıtacağın benli damlalardır.
-Huyu kuruyan kırk yıllık kahveciyim. Kahve gözlerinde bir kahve içmenin tazeliğindeyim.
-İyimserliğin tan vakti. Gün’eşimden önce doğmalısın.
Kalakaldığımız bu çıkmazların kolonisinde özerk bir sen’e kavuşmak istedim. Ay yüzünle hilal kaşın arasındaydı bütün beklentilerimin sancısı.
-Bakışlarının okuntusundan kalbe büyüyen bir kitap gibi okumak ve okunmak istedim kalan ömründe.
Kayıt Tarihi : 21.6.2011 22:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hayrettin Taylan](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/06/21/aldatmanin-aldatilmasina-cevap-1.jpg)
Aldatmanın poetik yazınlarında yazgıma ilenç çözümler arıyorum.
-Son yolladığın mail bendeki bütün vicdani bağları çözdü.
Harika bir konu bu tip konuları ekranda konu edilinse bu tip erkeklere insanlara çare bulunacagına eminim.Saygılarımla.Tam+10 Puan
TÜM YORUMLAR (1)