‘’ Hayat bir tiyatro olsaydı, oynamak istemediğim sahneleri provalarda yok ederim’’
Demek hepimizin aklından geçen düşüncedir. Birçok hayatları aynı anda yaşayabilseydik gerçekte ne istediğimizi doğru algılardık.
Bir tanesini emniyetimiz adına harcar, hataları onun içinde gerçekleştirir. Asıl olanla da doğru yolda ilerlerdik.
Tek bir hayatla neyi istediğimizi ve neyin hata olduğunu ancak yaşayarak öğreniyor sonuçta da canımızı fazlasıyla yakıyoruz.
Alman edebiyatının felsefi düşünürü Walter Benjamin' in ‘’ Yaşam öyküsü ‘’ yazılarında bir paragrafı dikkatimi çekmişti. ‘’ Hayatlarımızı harcayamayız’’
‘’ Hayatı harcayamayız’’ sözcüğü içerisinde bize bahşedilen hayatın ne kadar değerli olduğunu anladım.
Oysaki zor elde edilen hayatları, kolay yaşadıklarımızla bir sabun köpüğüne dönüştürüp içinde de kendimizi eritiyoruz.
İnsan ilişkilerimizde ve gerçek istemlerimizle hayatı kolay harcamamak için özen sarf etmeliyiz.
Bütün bireyler; beğenilmek, sevilmek ister. Özlendiğin ve arandığın yerde olma dürtüsü insan ilişkilerinde karşılıklı olduğu sürece var olur.
Âşık olmak, sevilmek ve sevmekte bunun içersinde ki bir olgudur. Aşk karşılıklı olursa duyguların paylaşımı da çiftleri, bu yasadıkları süreçte mutlu kılar.
Aşk ta duygu vardır. Duygularla hareket eder. Gözlerimizin görmek istemediği ve partnerimize yakıştırmak istemediklerimizi kalbimiz red eder.
Hataları sevdiğimizi kaybetmemek adına kabullenemeyiz. Her şey mükemmel ve kusursuz gibidir.
‘’ Emniyetimiz adına iki kişilik hayatımız olsaydı, birini emniyetimiz adına harcardık ‘’ demiştik ya.
İşte bu noktada o harcanacak hayatımızı ararız. Bütün hatalar keşke bu hayatın içinde yer alsaydı da, doğru hayatımızı kusursuz yaşayabilseydik deriz.
Elbette ki; Yaşamın faklı evrelerinin, farklı öncelikleri ve ihtiyaçları vardır. Değişim, insanın kendisine verdiği emeğin ve gelişiminin göstergesidir.
Çoğu zaman tepki gösterir ‘’ ben buyum ‘’ deriz ya..
Aslında değişim kendi içimizde mantığımızın kabul ettiği süreçtedir.
Mantığın tökezlediği yerlerden biri de ‘’ aldatmak’’ tır.
Mantık tatil ederken, metabolizmamızın tutsağı oluruz.
Bu gel-git lerin içerisinde çelişkiler yaşarız.
Elde ettiğimiz değerler; birbirimizi aldattığımız sürece, değerini yitirip çağımızın 'trendy' si olmaya devam eder.
'Seninle yatarken aldatmıyorum seni. Yetmez mi? '
Sözü her aldatanın savunması olacak gibidir.
Araştırmalarım Erkeklere ve kadınlara göre aldatmanın nedenlerini şöyle sıralamış;
Erkeklere göre aldatmalarının nedenleri:
• Her erkek yapar
• Heyecan olsun diye
• Başka bir kadına âşık oldum
• Eşimle sorunlarımız var
• Karım benimle ilgilenmiyor
• Karım kendisine eskisi gibi bakmıyor
• Cinsel isteğim fazla
Kadına göre aldatılma nedenleri:
• Her erkek yapar
• Sorunumuz yok, nedensiz
• Kadın onu ayarttı, kandırdı
• Sadakatsiz biri
• Psikolojik sorunları var
Peki, aldatan mutlu mudur?
Hayatında ki eksikliği yerine koyma adına mutludur. Olmayı istediği yaşamı paylaşmak istediği kişiyse hoşnuttur, pişmanlıkta hissetmez.
Aldattığı gerçek istemi değil kısa bir heyecansa mutsuzdur. Hiç kimse sabah gözünü açtığında anlık bir zevk uğruna istemediği bir döşekte uyanmak istemez.
Bunun sonuçların da yaşamı etkilenebilir. İstemediği bir eylemi gerçekleştirmiş olması ona kaybetmeyi göze alamayacağı değerleri de yitirmesine sebep olabilir.
Hani ‘’ Aldatan aslında hep kendisi aldanır’’ deriz ya.. Aynen böyle.
Aldatırken, kendimizi kandırdığımızı ve aldandığımızı fark edemez, beynimizde çark ettiğinde de son trenin düdüğünü çalıp dumanını arkasında bırakarak gözden kaybolduğunu iş işten geçmiş olduğunu görürüz.
Peki, aldatılana ne olur?
Kimisi dizini kırar erkeğini ya da kadınını kaybetmemek üzere kabullenir.
Bazısı da nerede hata yaptığı üzere kendini sorgular. Aldatılmayı gururuna yediremez, kendisine yakıştıramaz ve geri dönmemek üzere terk eder.
İşte hayat tiyatrosu bu evrede sahnelenmek üzere perde der..
Perdeler açılır kapanır, hayat devam eder.
Hatalar olduğunda elimizdeki değerleri tamamen geri dönüşümsüz yitiririz ki; bu sahneden düşmeye benzer ve oyunumuzu oynarken gülünç duruma düşeriz.
Hayat sahnesinde oyunumuzu oynarken, prova etme şansımız hiçbir zaman olmayacaktır.
Sahnedeki performansımız gelecekte de ‘’ doğru tercih- yanlış tercih’’ den ders alarak pusulamızın yönünü bize gösterir.
Hiç kimse aldatılmayı hak etmez. Atlatan; sahnesinin bitiminde onu herkesin alkışlayabileceğini asla düşünmesin.
Sahnemizin doğru, alkışların bol olduğu bir yaşam dileğimle
Nur GÜDÜCÜ
18- OCAK- 2008
Nur GüdücüKayıt Tarihi : 20.1.2008 12:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!