Aldanmak ;
hayatımızın en sancılı, en korkulu tarafı..üst-üste koysam belkide,Eyfele rakip olurdu icimdeki aldanmışlıklar...tamiratı oluyor herşeyin belkide,içimizdeki sesle konuşunca..Ama...
aldanılmışlığın olmuyor..içimde biryerlerde,öyle bir deprem oluyor ki, öyle zamanlarda,çıkardığı sesten yedi fersah öteye gidebilirim..O sesi duymamak icin belkide..
Acınası hissediyor insan kendini.
Soru cevaba başlıyorsun içinde..
Ve ne yazik ki,galip gelmişlik olmuyor hiç..Ümit Yaşar Oğuzcan ustanın muazzam bir mektubu vardır bu konuda..Sevdiği kadına yazdığı ama asla veremedigi mektuplardan bir tanesi aldanmayı cok güzel işler..
En insanı tarafimizin yeelebir edilmesi ve bunu bağıra çağıra haykıramamak insanoğlun da tahribatı ağır yaralar açıyor..Sonraki her olayda,kişiyle beraber kendinizi ulaşılmazlara yerleştiriyorsunuz ister istemeden.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.