Ey gönül, dünyaya aldanma, geçici olana bağlanma. Bütün bu göz kamaştıran süsler, içi boş, manasız bir hayalden ibaret. Ne mala ne mülke ne de insanlar arasında yücelen makamlara meyledip de ruhunu oyalama. Çünkü dünya, perdesini her an kapatabilir; ne elde ettiğin kalır, ne de peşinden koştuğun şeyler. Aldandığın sürece, gönlün ebedi huzurdan mahrum kalır.
Unutma ki bu alem, sadece bir yol. Asıl yurdun ise ötelerde, Rabb'ine varışta gizlidir. Dünya, ancak sınandığın bir durak; burada sabır, şükür ve teslimiyet gereklidir. Gözlerin ne kadar dünyaya baksa da, gönlünü ahirete döndürmelisin. Çünkü sana gerçek olan, Rabbinin varlığı ve sana duyduğu sevgidir.
Ey gönül, aldanma! Gerçek huzur, maddede değil, manada saklıdır. Her ne kadar geçici olana heves etsen de, içindeki sonsuzluğu ancak O'nda bulabilirsin. Sana en yakın olanı, kendi nefsinde ara. Rabbini tanıdıkça kendini, kendini bildikçe O'nu bulacaksın.
Dünya fani, nefis hilekar. Sen ise ebediyetin peşinde bir yolcusun. O halde her adımını hakikat aşkıyla at; aldansan da hatırlan, düşsen de kalk ve O’na yönel. Rabbinden başka bir sevgili arama, çünkü her yol O’na çıkar, her nefes O’nu anar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta