Böylece önce sağlatan ve sonra üreten kolektif yapı ile beraber hemcinsler sosyo toplumsa düzenlemenin gücü etrafında bir alan etkisi ortaya koydular. Güç alan etkisi ortaya koyuyordu. Alan etkisi güce katılıyordu. Hemcinslerimiz bu alan içinde sosyalleşti. Toplumsallaştı. Uygarlaştı. Hemcinsler giderekten üreten bu alan içindeki, üreten ilişkiler girişmesini, üretim hareketleriyle de bağdaştıran sosyal anlayışları içinde insanlaştılar.
Alanın yönü, kâh kolektif üreten ilişki içinde olmanın yönü ile sosyal sağlatmayı ve üretim ilişkisini ortaya koyucu, sosyal duygudaşlığın alan yönüne göreydi. Kâh özel mülkiyetçi yapı içindeki mülk sahiplerinin mülk hakkı nedeniyle paylaştıran olmaları, yöneten olmaları nedeni ile oluşan “bu öznel ve keyfi olan alanın yönü, kolektif ilişkiler modülasyonu üzerinde sistemi enfekte etmeye ve sömürü yapmaya” uygundu.
İstismarcı nedenle, istismar edilmelerinin bilincine varan üreten kolektifi güç, zaman zaman sömüren alan yönüne göre zıt bir yön direnç akışını veren sömüren irade akışına göre ters yönde çatışmacı bir akımı da oluşturuyordu. Bu dirence emek ya da üretimden gelen gücün, sahipliği ortaya koyan güçle mahsuplaşması denecekti. Yeni dil sömürü ilişkili çatışmacı dildi.
Alan yönü kâh insan gibi bir anlayışla, sosyal mantığa göredir. Egemen anlayışlar alan yönünü belirleyen öznel akışlı, alan yönü olmakla; akışa direnç değil, kolaylık gösteriyordu. Kolaylıkla akış yapan süreç alan yönündeydi. Bu belirlenim şimdi kolektif yön değildi. Sahipliğin iradesi olmakla sömüren bir alan yönüydü.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta