Mert, yiğit adamlar geldiler Alamut kalesine,
yarından iki gün önce.
Ellerinde ölüm fermanım ve bir kaç mürekkebi akmış mektup sarılı yağız atların bileklerinde.
Mert, yiğit adamlar "sen kötüsün!" dediler; -edeptendir- tebessüm ettim, başımı suyu bittiği halde ısrarla su talep edilen bir tulumba gibi aşağı yukasrı salladım, doğruladım.
Atının mahmuzunu heybemden içeri ip gibi sallandırdı yiğit adam, neyim varsa yükledi sepetine.
Kılıç kuşanmama izin vermeden, tek bir urgan kullanmadan bağladılar ellerimi.
Gözlerime bir at gözlüğü takıp, Batı'ya yön verdiler nefesimi.
Her kelamı özgür ettiler de, yek bir isme lâl ettiler dillerimi.
Boynumu kesseler ürkmezdim amma, kadın çıplığına teslim ettiler bedenimi.
Mert, yiğit adamlar yeni bir şey almaya değil, onlara ait olana sahip çıkmaya geldiler;
Hayyam Ömer "gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?" dedi, Sabbah'ın fedaileri kırmızıdan şişeleri.
Boynu kesildi Hayyam'ın tavşanının, kanı aktı Karadeniz'e.
Tavşan kanı çay ikram edildi, kanı deli misafire.
Selam olsun, sesinizdeki bitmek tükenmek bilmez kuş neşesine.
Onur Ömür ÇağlarKayıt Tarihi : 3.7.2017 04:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kuş neşesi, bildin mi ?
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!