Çatal boynuzuyla bir alageyik,
Saçları ağarmış koca dağdan iniyordu.
Yüreğime, yüreğime doğru...
Oyuncağını kaybetmiş bir çocuğun edasıyla
Ağlıyordu, ağlıyordu çiçeklerime...
Kasırga gibiydi, koşmuyor uçuyordu.
Bir şeyler söylemek ister gibi
Uçuyordu, uçuyordu yanıma.
Dağ bitti!
Kayboldu gözden,
Dağ yuttu alageyiği,
Söylemek istediklerini.
Şırpıntı okyanuslarda aradım alageyiği.
Tarifsiz güzelliklere sordum.
Bir orman kuytusunda dolandım.
Kum fırtınalarına saplandım çöllerinde.
Savaşlardan geçtim sınır boylarında.
Üstüne basıp da parçalandı yüreğim mayınlarında,
Bulamadım alageyiği.
Yığılıp bir bodur ağacın dibine
Düşündüm geyiği.
Neydi görüp de kaybettiğim?
Ah bilememek ne acı!
Ne kederler vardı dünyada merhemi olmayan.
Ne hüzünler yaşanmıştı kalp dayanmayan.
Bense çökmüş bir ağaç dibine,
Ağlıyordum kaybettiğim alageyiğe.
Sonra bir kuş inledi acı acı...
Martı değildi, deniz yoktu.
Kırlangıç olamazdı, yaz değildi.
Neydi bilemedim.
Doğrulup, acısını dinledim.
Kimbilir belki o da
Kaybettiği alageyiğin
Yasını tutuyordu.
Kayıt Tarihi : 2.9.2001 01:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!