“ŞAŞKUNİ” duyduğunu bu acize anlattı
Dedi ki: - Dünya fani, Baki: Sadece ALLAH...
Fakir bir kadın varmış, uzaklarda bir köyde
Beyinin ölümüne ağlayıp, baka kalmış
Demiş ki: “- Canım çığsın, sakolu kumaş Ağam...”
Bu gizemli duruma duyanlar şaşa kalmış
“- Gız, essahdan varmıydı sakolu kumaşdan,
Vardı da görmedik mi kumaş olan sakolu.”
“- Yoğudu.” Demiş üzgün, derin derin dalarak
“-Ama,” diye eklemiş, demiş: “- Alacayı di...”
Düş bu: “Yoğudu ama,” “O’nca”: alacayı di...
Temiz, güzel duygular, teselli bulacayıdı.
Bayburt, 29.07.1998 Çarşamba.
Veysel GiderKayıt Tarihi : 16.11.2009 11:49:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Rahmetli BAYBURTLU Aşık ŞAŞKUNİ (Arif Nevzat KARAOĞLU) ile sık sık buluşur onun engin bilgisinden yararlanmak için sık sık sorular sorardık kendisine... Şaşkuni Baba oldukça bilgili bir kişiydi. O'nun bilgeliği ta dedesinden, dahası Erzurumlu (BAYBURTLU) Emrah dedesinden geliyordu da diyebiliriz. Bir konuya giriş yaptımı; o konunun en inceliklerini ortaya serer, tatlı anlatışlarıyla da bu konuşmalarını süsleyerek, herkesi oldukça güzel bir hava içerisinde dinletirdi.. Kendisiyle olan özel bağım gereği olarak, arasıra kendisine: 'Şaşkuni Baba' - 'Abi' - 'Amca' derdim; güler geçerdi... Önemsemezdi öyle ufak tefek işlere... Rahmetli Babam Mürsel Efendi'nin de arkadaşı olduğu için olacak ki, arasıra kendisine 'Amca' dediğim olurdu.. 'ALLAH'IN GÜNÜ ÇOKTUR' günlerden yine böyle bir gün Şair - Yazar arkadaşım Mahmut KIRTAN Bey'in Yazıhanesinde yine birlikte oturuyorduk... Şaşkuni Baba yine eskisi gibi her sorulan konuyu uzun uzun anlatıyordu... Aralıklarla söylediği önemli birde sözü vardı; derdi ki: 'Bana soracağınız ne varsa sorun! ... Sorun ki, bildiğim ne varsa söyleyeyim. Bildiklerimi burada bırakmaz öbür tarafa götürürsem yazık olur; hem bu bildiklerim orada bir şeye yaramaz. Onun için sorun bildiklerimi sizlere söyleyeyim.' Kendisi Medeniyetin başlangıcı olarak 'ateş'i görürdü... Ateşin elaltına alınmasıyla bugünkü elektrik enerjisinin bulunması, ondan yararlanılmasının arasında geçen dönemleri doğru olarak saatlerce anlatabilirdi. Yine anlattı; anlattı.. Bir ara kendisinden bir 'Bayburt Fıkrası' söylemesini istedim; bana bir zavallı kişinin kısa yaşantısını tatlı tatlı anlattı. Güya şairmişiz gibi, bende o anlattıklarını şiire çevirdim. Aradan uzunca bir süre geçmişti; yine üçlü bir arada bulunuyordu; birden bana yazmış olduğum şiirlerimden okumamı isteyince birden şaşırıp kalmıştım. 'Abi benim yazdıklarım da şiir mi ki? Ben bu yalan yanlış şeyleri nasıl okurum? ' diyince, bana: 'Veysel; senin haznen çok kuvvetli; hele oku bakayım..' diyince yine kaçamak yapmak istedim; 'Okuyacaksın! ' diyince, yanımda bulunan birkaç şiirimi okudum; o sessizce dinledi. Elimde kendimce de beğendiğim 'Dur Yolcu! ..' adlı şiirimi okurken kendimden geçmiştim... Bitince: 'Bu kadar mı? ' diye sordu. Çok beğendiğini de ekledi. Kendisi oldukça alçakgönüllü olduğu için: 'Ben öyle senin yazdığın gibi yazamıyorum..' diye de beni (kandırdı) . İşte bunun üzerine kendisinden önceleri dinlemiş olduğum Bayburt Fıkrası'nın yer aldığı bu şiiri okudum; inanın ki, kişiliğimde olmasa bile o an bir 'övgü' beklentisindeydim ki: 'Hayır iyi olmamış! ..' diye söylendi. Biliyordum nedeni ni; o şiirde kendi adının bulunması onun böyle söylemesine neden olmuştu...
![Veysel Gider](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/16/alacayidi.jpg)
güzel bir çalışma kalemin daim olsun
kal sağlıcakla
salim erben
TÜM YORUMLAR (1)