Hışırtılı rüzgârların, kısa sağanaklardan sonra rayihasını yapraklarıyla salan ağaçları, ansızın havalanan tülleri, dolaptan yeni çıktığı için hafif rutubet kokan hırkaları, yağmurlukları şöyle bir okşayıp geçtiği mevsimin başında olduğunun idrakiyle yorgunluğa teslim olmuşsun. Keşke bir süreliğine başkası olabilsen ama canın öyle serüvenini tamamlamış, hayallere yer bırakmayan bir hikâye okumak istemiyor. Hatta bu aralar benim gibi okumanın hazzına azıcık sırtını dönüp buğulu âlemlerde kaybolmak istiyorsun belki. Eline aldığın kitapları sırtından tutup biraz karıştırınca sıradan bir bezginlikle bırakıyorsun.
Ama biraz sonra kışkırtıcı merak dürtüne yenilip onun yazı dolabındaki notlarının arasında arsız bir röntgenci gibi dolaşacaksın. Henüz o büyük yazarla tanışmadıysan, ölümünden sonra onca kıyamet koparılan bu roman taslağına bakarak ona haksızlık etme sakın. Laura’nın hayaletiyle, kendisine benzeyen oğlu Dimitri’nin küstah ama dürüst alaycığıyla tanışmak için henüz erken. En iyisi Vladimir Nabokov’u önce kendi sesiyle, altın tozlu hafızasından edebiyatına süzülen hakiki hikâyeleriyle tanı.
Bir roman taslağının hayranları ve edebiyat eleştirmenleri tarafından neden bu kadar hırçın bir tutkuyla kurcalandığını ancak böyle kavrayabilirsin çünkü. Hayatının sadece ilk otuz yedi yılını kapsayan Konuş, Hafıza’da, eserlerini şekillendiren duygularını, hikâye etme sezgisini, dostlarıyla, ailesiyle ve dünyayla kurduğu karmaşık ilişkiyi ve bütün bunları yazarken kendisine dair keşfettiklerini, başka hiçbir yazarın öykünemeyeceği türden bir anlatımla her ânının tadını çıkararak paylaşıyordu. Daha on yaşındayken sabahları erken saatlerde dağlarda kelebek avlamanın ona verdiği “yalnızlık hazzını” hissedebilirsen yazarken romanları hakkında neden pek az konuştuğunu da anlayabilirsin. Edebiyatı tıpkı kendisi gibi sadece sevdiği yazarlarla önemseyen babasının yazdığı makalelerin müsveddelerini hatırlama biçimi, biraz sonra Laura’nın Aslı ’nda göreceğin kartlardaki orijinal el yazısını da anlamlı kazanacak. Bu hâliyle otuz yıldır yazarın vasiyeti üzerine bir mahzende saklanmış bir romana dair dağınık notlar gibi görünebilir sana. Ama aynı zamanda pek de öyle değil işte; o kartlarda kendi babasının el yazısının izleriyle birlikte aslında ona benzemediğini anlatma çabasını da gör mümkünse.
Huysuz, ironik, disiplinli, çalışkan, cesur, küstah, kimi zaman epey çocuksu, sevdiği yazarları sonsuz bir iştiyakla yazan, sevmediklerini acımasızca aşağılayan Nabokov, hatırlarının Kıta Avrupası’nda geçen son bölümünde kendisiyle konuşur gibi anlatıyordu: “Hiç çaresi yok, nerede durduğumu, senin ve oğlumuzun nerede durduğunuzu bilmeliyim. (...) Bütün uzay ve zamanın heyecanıma, fani aşkıma ortak olmasını sağlamalıyım ki, bu faniliğin şiddeti azalsın, böylece sonlu bir varoluş içinde sonsuzluğa uzanan duygu ve düşünceleri geliştirmekten kaynaklanan küçüklük, gülünçlük ve korkuyla baş etmem kolaylaşsın.”
Buna benzer “itirafları”, eserlerini okumadan, Nabokov’un hastane odasının penceresinden kelebeklerin kanatlarına bakarken yayımlanmasını istemediği bir romanı yakması için karısını zorlama sebebini anlayamazsın. Kesin talimatına rağmen oğlunun da söylediği gibi bütünlüklü bir roman eskizini tamamlamak üzere son birkaç “kart” boyu hayatta kalmayı ne çok arzu ettiğini de...
Boşluklarının nasıl tamamlanacağını asla bilemeyeceğimiz, artık gün ışığına incelikli bir kurguyla çıkma ihtimali olmayanLaura’nın Aslı ’nın, ne anlatmayı tasarladığı gerçekten ilgini çekiyor mu? Yaşlı bir adama ilk aşkını anımsatan Flora (belki yazara da ilk aşkını çağrıştıran bir karakter) , ailesi, Lolita’daki Humbert’e selam gönderen Hubert, kızın âşığı ressamın yazdığıBenim Lauram isimli başka bir roman (Nabokov’un sevdiği türden roman oyunları) vs... Uzayın karanlık boşluğuna saçılmış puslu yıldızlar gibi kartlarda öylece duruyorlar işte.
O halde, Dimitri Nabokov’un yıllar boyu kendisi ve babası hakkında dedikodu üreten edebiyat çevresine söylediklerini dinle. Nabakov’un sevgiyle dizdiğikarıştırdığı kartlara el sürmeden evvel o boğucu acı engelini nasıl aştığını ve sonrasını anlatsın sana: “Yavaş yavaş bir kasanın sessizliği içinde ve zihnimin kıvrımları arasında kendine özgü eş anlamlı, ikili bir hayat yaşar görünen bu rahatsız edici hayalete alıştım. Artık Laura’yı yakmayı düşünemez dahi olmuştum, ara sıra içinde bulunduğu kasvetten çıkıp bir anlığına dışarı göz atsın istiyordum.(...) Laura zamanın mırıltısına bunca uzun süre karşı koyduktan sonra, babam da babamın gölgesi de Laura’nın yayımlanmasına pek karşı çıkmazdı, diye düşünüyorum.”
Tuhaf bir sezgiyle ben de böyle düşünüyorum ama bunun bir önemi yok. Bize ve edebiyat tarihine kalan, büyük bir yazarın hayal âleminde istediğimiz gibi dolaşabilme özgürlüğü ve onu anlama çabasından ibaret. Roman taslağının içindeki “romancı”, “Kitabın ‘ben’i, metresini anlatma işi sırasında onu yok eden nevrotik ve mütereddit bir edebiyat adamıdır” diyor. Üzeri çizilmiş o iç kamaştırıcı cümleler arasındaki boşlukları kendine şu soruyu sorarak doldurabilirsin ancak: O “yazarın” gerçekte kim olduğunu bilebilme ihtimalin var mı?
(Laura’nın Aslı, Vladimir Nabakov, Çev. Fatih Özgüven; Konuş, Hafıza, Vladimir Nabokov, Çev. Yiğit Yavuz, İletişim Yayınları)
A. Esra YalazanKayıt Tarihi : 3.3.2016 14:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!