Sahurda tandır yanar Zühre’de
Bacadan duman çıktığını görende
Hamurunu kapan gelir
İncecik mayalılar pişer saçkı ateşinde
Kalkardık hepimiz anamın bağırmasıyla
Otururduk sofraya, üzüm hoşafıyla
Tepeleme yapar sıcacık getirirdi
Hepsinin üstünü yağlardı tereyağıyla
Sabah kalkınca su diye yanarsın
Az sabredince geçer, rahatlarsın
Yıkarsın yüzünü, giyersin üstünü
Soluğu Hüseyin’in kahvesinde alırsın
Arkadaşlar başlar yavaş, yavaş gelmeye
Gazeteleri okur, başlarız sohbet etmeye
Usanınca hep birlikte ayaklanırız
Yol boyu bir aşağı bir yukarı yürümeye
Akşama doğru pide fırınları dolar
Tezgâh yanı, sıra, sıra yumurtalar
Recep usta onlar benim karıştırma?
Tamam, hepinize yeter hamur dolu pasalar
İftar yaklaşınca bir telaştır giderdi
Her ev sanki arı kovanına dönerdi
Komşular birbirlerine
Pişen yemeklerden, tatlılardan gönderirdi
Top atılınca yenir çeşit, çeşit nimetler
Nasıl olsa teravih namazında eriyecekler
Namazdan çıkan koşar
Demlenmiş çaylar müşterilerini bekler.
01 Haziran 2008 Ankara
İbrahim KasımoğluKayıt Tarihi : 20.6.2008 12:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çocukluğumun az da olsa gençliğimin geçtiği yerdir Alaca. Oruç tuttuğum o günleri tekrar yaşamak istedim. kusurumuz varsa affola.
lakin yinede aynı havayı ramazanda teneffüs ediyoruz sayılır
Aramıza hoş geldin
Alacadan selamlar saygılar
TÜM YORUMLAR (3)