Alabildiğine yaşamak hayatı,
solumak gerek her anı, acı, tatlı
getirisi neyse o an elde olan sindirerek, fazlasını hissederek
her yeni güne sevgili busesiyle uyanmışçasına pervasız,
penceremizde kuş cıvıltıları,
gökyüzünde gökkuşağı ve altında biz salıncak kurmuşuz gibi;
toz pembe bir bakış açısıyla alabildiğine çılgın
en deliveren yürek çırpıntılarıyla kıskandıran bir tebessümle
güne merhaba diyebilmeli insan;
acılara inat anın tadını çıkararak tıpkı polyanacılık oynar gibi!
Akşamlara tüketerek değil; sevinçleri katlayarak vardırmalı zamanı,
hüzünleri saf dışı bırakıp bir kenara iterek
çürümeye yüz tutmasına seyirci kalmalı aldırmadan,
gecenin ayazını ışık saçan bakışlarla aydınlatmalı.
Yalnızlığında bedenin, ruhu huzurla beslemek gibisi var mı?
Ah keşke demeden yaşanmışlıkları anımsayabilmeli bazen;
pişmanlıklara yer vermeden istemsiz çalkantılara fırsat tanımadan
küllerini dağıtmalı acıların.
Umudu taze tutarak hayatın gerçekliğinde
kendi gerçeğini kanıtlama çabasından vazgeçmeden zor olanı başarmanın hazzını kendi kendine büyük bir hazla haykırmalı!
Ben varım, yaşıyorum!
Yaşıyorsam sebepsiz değil oluşum diyebiliyorum….
Kayıt Tarihi : 18.7.2008 22:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ve belli ki anlatacak çok şeyin var..
hani eleştir dedin diye yazıyorum :)
anladığım kadarıyla daha da uzun yazabilirsin o zaman şiirsel ve akıcı bir roman olur; okuyan içinde güzel bir serüven olur yazdıkların..
daha özetler ve kısaltırsan şiir olur...
bir edebiyat hocam der ki şiir uzun olmaz..
ben de diyorum ki fazla uzun boylu dertleri tanımlamak için kullanıldığında olmalıdır;
çünkü acı çekiyoruz! bazı tablolar mona lisa gibidir yaz yazz.. çiz çizz.. yıllarca bitmez!
TÜM YORUMLAR (2)