Akviran'da Ekin Harman

Ali Osman Kocaer
2

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Akviran'da Ekin Harman

AKVİRAN’DA EKİN HARMAN (1)

Ekin tarlasına terler dökülür sıcakta
Cin Ali’nin atının yeli gelir imdada.
Kızdırıyor beni üzerimdeki pıtrakta,
Aklıma, yenimde dolaşan egeler gelir.

Kısa mola var, çıkılırsa ekin enleri
Dinlenilecek bulursak bir ağaç gölgesi
Kapıştırılıp tereyağlı ekmek evmesi
Aklıma, eğilmekten bükülen beller gelir.

Selâmlar, köygöçürenler, çakırdikenleri,
Kangallara çare değil ekin ellikleri,
Acıklı muratsızlıklar inletir gökleri
Aklıma, sapları taşıyan insanlar gelir.

Gölgeden bihaber kurulur yere sofralar
Dökülür yufkalara şişmiş soğuk pilavlar.
Sarımsakla buluşturulan sıcak ayranlar
Aklıma, üzlüklerde oluşan yağlar gelir.

Sarnıçların soluğu korkutur çocukları
Başarıdır kırmadan getirmek bocutları
Doldururlar kırmızı böcekli pis suları
Aklıma, içtiğimiz sarnıç suları gelir.

Sıtma olmuş gibi titreyen yılkı atları
Zor çekiyor yola gömülen arabaları
Yüklerden parça pençiktir koşum takımları
Aklıma, embeller, kırbaçlar, şınalar gelir.

Gıcırtıdan uğuldamalar çöker yollara
Atlar küsmüş eskimiş hantal arabalara
Saplarımız güçlükle taşınıyor harmana
Aklıma, yatan, yalpalayan kağnılar gelir.

Gölgelenmek için kurulan meşeden cerge
Samanda yürüyen, zıplayan yeşilçekirge
Bu yazın harmanda yaşanan sıcak bir öğle
Aklıma, elleri nasırlanmış babam gelir.

Yoruldum, ekin enlerinde bunalıyorum.
Öylece etrafı seyredip gamıtıyorum.
İmece için yakınları çağırıyorum.
Aklıma, yardımlaşan gerçek insanlar gelir.

Çokada unutulan bir başak için dedem
Erinmedi, yoruldu, tarlaya döndü dedem
Başağı yığınla buluşturan koca dedem
Aklıma, başaktaki sallanan şükür gelir.

Bitmiyor zihnimde dönüp duran kısırdöngü
Tırmığın, orağım, kosam elindeki süngü
Görünen kırkayağın ayakkabı çekçeği
Aklıma bitmeyecek gibi ekinler gelir.

Harman yerinde çalışan, dağılmış insanlar
Ortadaki bekleyen, savrulacak tinaslar
Bizlere şaşı bakınır, dirgenler, yabalar.
Aklıma, düvenlerde dönen öküzler gelir.

Bugün düvenimiz dönmedi harman yerinde
Fellegleyip gitti bizim benekli öküzde
Gazdaklayıp duruyoruz, harman yerimizde
Aklıma, öküzü kaçıran böğelek gelir.

Sümesiye samırdanıp, konuşuyor babam
Elimde dirgenim, beldenatım, atkım, yabam
Diyverin şimdi bizler elgamamıyız ağam
Aklıma, nögürüyon diyen komşular gelir.

Parlayan yıldızların dansı düven taşında
Kesmikler, malamalar, samanlar arasında
Bereket taşan buğday çuvalının başında
Aklıma, yorgun argın yatan insanlar gelir.

Arbışıp çıktık harmanda yığılan saplara
Artık cozuttuk, combalak attık aşağıya
Bölendik kesmiklere, otlara, samanlara
Aklıma, çocukken oynanan oyunlar gelir.

Samandan ayrılan tanelerin sevinciyle
Burada ölçülür buğday havayı, kileyle
Az çok denmez dolar çuvallarımız şinikle.
Aklıma, kıllardan dokunmuş, çuvallar gelir.

Buğday yığınlarının kıyısında yatanlar
Cam gibi berrak gökyüzüne bakan insanlar
Yok artık Samanyolu oluşturmuş yıldızlar
Aklıma, otların verdiği kaşıntı gelir.

Harman yerleri Akviran’ın kilimi gibi
Rengarenk görünüyor, bütün renkler serili
Suyu bitti, göründü dağarımızın dibi
Aklıma, köyde yeşeren kök boyalar gelir.

Geçiyor, sönüyor zaman ne kadar da çabuk.
Yabancıyız artık geçmişi unutur olduk.
Kuruyan başaklar gibiyiz sararıp solduk.
Aklıma, harman yerindeki akşamlar gelir.

(1)Konya-Akören ve civarında sıklıkla kullanılan ve zamanla unutulmaya yüz tutan bazı kelimelerin açıklaması


Arbışmak: Tırmanmak
Atgı: Harman aleti
Beldenat: Ağaçtan yapılan harman aleti
Bocut: Toprak testi
Böğelek: Sığırları rahatsız eden bir çeşit sinek
Bölenmek: Üstüne bulaştırmak
Cerge: Dal ve yaprakla yapılan gölgelik
Combalak: Takla atma
Cozutmak : Şaşırtmak, dağıtmak
Çoka: Tarladaki büyük taş kümeleri
Dağar: Büyük su küpü
Dirgen: Demirden yapılan harman aleti
Diyverin: Söyleyin
Ekmek evmesi: Yufka ekmek kırıntısı ve yumurta ile yapılan yemek
Ekin enleri: Tarlada orakla biçilmek için bölünen parçalar, kısım
Ekin ellikleri: Dikenler batmasın diye ele giyilen ağaç eldiven
Elgama: Çaresiz, bir iş becermekten aciz
Embel: Ucu çivili sopa
Fellegleme: Uzaklaşıp gitme, sendeleme
Gamıtmak: Çalışmadan bakınmak, beklemek
Gazdaklamak: Boş boş gezmek, ayakta dikilmek
Havayı: On sekiz kilogram civarındaki ölçü kabı
Kapıştırmak: Hızla bir şeyler yemek
Kesmik: Kalın saman
Kile: On iki havayı olan tahıl ölçüsü
Koşum takımı: Hayvanın çekeceği yük için bedeninin farklı yerlerine bağlanan kayışları
Kosa: Ekin saplarını biçmeye yarayan keskin alet
Malama: Samanla karışık buğday
Naçar: Çaresiz
Nörüyon: Ne yapıyorsun?, Nasılsın? anlamlarında
Pıtrak: İnsanların giysilerine yapışan, diken tohumu
Samırdanmak: Söylenip durmak
Sap: Biçilmiş buğday kümesi
Sümesiye: Boşu boşuna, yok yere
Şına: At arabasının tekerleklerindeki demir çember
Şinik: Dokuz kilogram civarında ölçü kabı
Tinas: Savrulmamış samanlı ve buğday kümesi
Üzlük: Kulpsuz, küçük çömlek
Yaba: Ağaçtan yapılmış, çatal biçiminde, harman savurmakta kullanılan bir tarım aracı.
Yığın: Buğday veya arpa saplarının üst üste birikmesiyle oluşmuş olan küme.

Ali Osman Kocaer
Kayıt Tarihi : 16.8.2024 21:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Osman Kocaer