Eğer aktarılacaksa çok kısadır herşey
İnternette bakarsın, olur biter
Şu şu şöyleymiş dersin, bitti
Ama kafa yoracaksak
Yoralım biraz
"Garağı" üzerinde duracağız
Hani şu hakimlerin
"-Gereği düşünüldü" dedikleri
Gereği aslında ama
Bİr alet ismi olarak ağaç çengeli demek
Bir de uzunca bir sapı olur
Türkler ilk meyve bahçelerini
Nerelerde dikti
Bu ağaç çengelini ne zaman icat etti
Bunu bilmiyoruz
Çürüyen birşey olduğu için
Uzak zamanlara da kalamaz bu
Bir zayıf nokta daha var
Ağacın özlü yerinden değil
Gittikçe incelen son uçlarından
Yapılır en az yüzde doksan
İşte bu 'garağı'yı çözmek için
Çukurova bölgesi Oğuzları'nın
Bir men, istememe
Lüzumsuz görme kalıbı olan
-'Ne gerâ var? 'da
Anlaşalım bir evvela
Hatta sonundaki var kelimesini bile
Söylemezler profesyonel buralılar
Sadece -"Ne gerâ? " denir
Anla ki gereği yok
Her uçuk düşüncenin
Ayağını yere bastıran kalıptır bu
Diyelim bir adam 6000 motor
Bir amerikan cemsesi
Bir pikap yani, almak istiyor olsun
Bütün itirazlar ailede
Bu kalıp ile yükselir
Herkes "-Ne gerâ? " der bu işe
Yani yakıtı, vergisi, nakli, kaydı-kuydu
Büyük bir yük ve tekellüftür
Demek istenir kısaca
İşte bahsini ettiğimiz garâ
Bu gerâ'dan bozma gibi
"Gereği" yani aslı bunun
Daldan meyveyi eğip almanın
Gereği bu
Kargı'nın geldiğ kök
Olamaz gibi görünüyor
Çünkü ortada bir sap var ama
Kargı sivrisi yok
Karagı zor ihtimal
Gereği düşünüldü
"Ne gereği var'ın 'gereği'sinin
Daha bir çabuk söylenip
İşlenmiş olanı bu
Pölte nasıl balta olduysa
Gereği de öyle garâ yapılmış yani
Tabi başka benzer kelimeler de
Vardır bugün bile
Kaşağı, (Kaşımaktan)
Bukağı,
Sakağı,
Bileği, (Bilemekten)
Kılağı,
Kırağı,
Buzağı
2015
Kayıt Tarihi : 10.8.2015 16:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!