Aktamar'ın Hoşçakal Öyküsü

Mehmet Işık Ron
90

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Aktamar'ın Hoşçakal Öyküsü

Hüzünlüyken ve bir şeyler anlatırken ağlamak huyum değildir. İlk oluyor belki de ikinci, hatırlamıyorum. Yağmurun da etkili olduğunu söylersem yalan olmaz. Hani sigaranın dumanı da kaçtı desem, gülersin ikircikli. Bilsen, sen ağlarken, seni güldürmekten ne kadar keyif aldığımı. Gözlerinden yaşlar boşanırken birden iç çekip gülümsemeye sonra da gülmeye başladığın o anlarda görürdüm, sulu gözlerinin içinden olağanca masumiyetiyle ışıldayan çocukluğunu, belki korkmuşluğunu. Gayri ihtiyari bir koruma içgüdüsüyle sarılmak isterdim sana. Saçlarına dokunmak.

Orada o an bilirdim, ruhunun fırtınalarında çırpınan teknenin sakin uysal bir limana sığınmak istediğini oysa ikimiz de bile bile çıkardık fırtınalı yolculuklara. Seksen günde devri alem’den yadigar bir serüven şarkısı mırıldarken haritaları yoklardık. Sen yol haritasını şaşırmış sarhoş bir kaptandın hep. Arada bir uzak bir ülkenin limanında karşılaşırdık seninle. Saçım sakalım uzamıştır, gözlerim ışıldamaktadır hala ve bilirsin durup dinlenmeksizin konuşmaya başlarım ta ki senin kara gölgelerin uzamaya başlayıp güneşimi de üşütene kadar. Uzun bir suskunluk olurdu az önce olduğu veya biraz sonra olacağı gibi. Kestiremiyorum suskunluklarımızı artık, her yeni anı değiştiriyor zamanı.

Evet, gizlerdim senden, kapıldığım girdapları, büyük dehşetengiz fırtınaların korkularını, çığlıklarımla delirdiğim kutup karanlıklarını. Belki de en büyük hatamdı bu benim. Sen yaralarını anlatırken benim derin korunaklı “gözüken” sessizliklerim olurdu. Senin hikayende bir sen acımıştın, sen korkmuştun sen yalnız kalıp ağlamıştın. Oysa bende kıyametler kopardı her seferinde. Gever’de uykuları korkularla dolu çocukların seslerini işitirdim hep. Afganistan’da bir ayağı mayında parçalanan annenin acısı yerleşirdi kimi zaman yüzüme. Cilo’da cudi’de yaralı, yalnız bir kartal olurdum. Ve bazen Zap’ta öfkeli bir kurdun dişlerini hissederdim, kafatasımı zorlardı öfkem.

Ama artık öyle bir limandayız ki tekrarı olmayacak. Ve başka hiçbir gemi yanaşamayacak kıyılarımıza. Ve burada aklımda milyon acı varken hüzünlenip gevezeliğe başlamamı hoş gör, son defa. Bilemedim masalların mutluluğunu. Romantik meltemlerinden sonra acının toplumsal gerçekçi poyrazları var damarlarımda. Ve farkında mısın nasıl da soğuk hala haziran? Bunu Titanikteki john’a sormuştum bir kez. Ondan öğrenmiştim zıt sıcaklıktaki akınların olağanüstü hezeyanlarını.

Kayıp bir hükümranlığın kalbine olan yolculuğumda, Diyarbekir yazında asfaltta kalan, yanan gençliğimi görmüştüm. Çöle doğru giderken İbrahim’e uğrayan melekleri andım, Lut’u soramamanın yoksunluğuydu zihnimi bulandıran, Silvan’da. Batman yolunda senin gözlerinden baktığım dünyandan, uzun yemyeşil buğday tarlalarından seni sorardım. Minibüsçü sevecendi, öylesine konuşuyordu ki yanlış yerde bırakmıştı beni, yanlış yerlerde inerdim her seferinde. Böylelikle daha iyi tanırdım şehirleri ve insanları insan yapan her şeyi. İndiğim yerde bir kadim Mem u Zin şarkısı çalardı, Hasankeyf’in sızısını kokladım.

Hüzünlüyken ve bir şeyler anlatırken ağlamak huyum değildir. İlk oluyor belki de ikinci, hatırlamıyorum. Deli bir şelale oluştu zirvelerinde yaşamın. Ne istersen var inan. Öylesine dünya olmuşum bugün, öylesine toprak ve su, öylesine ateş ve hava. Tepeden tırnağa insanım, acı kesmiş; patlak veren, vermiş, verecek olan bir mutluluktan önce veya sonra.

İşte Lila, antik bir son, klasik bir başlangıç serüveni yine. Sen ağlamadan ve belki de seni son defa güldürmeden – ama gözlerindeki ışığı görmeye hala can atarak- yola çıkayım artık, aldanma eylemimdeki istek kipine, bağrına taş basmış bir deyim var çünkü yüreğimde.

Ve rüyalarım; yoldan çıkmış gerçeği, dünyanın.

Aktamar’a bakarken koca mavilikte, sana sarılmak denizin Aktamar’ı kucaklamasıydı. Yağmura dokunmaktı çölde, saçlarına dokunmak. Ve bir kova su ardından, birkaç ayin sözü sadece, bizim bildiğimiz.

Mehmet Işık Ron
Kayıt Tarihi : 12.6.2012 17:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Işık Ron