akşamları suya iniyoruz güneşle
hiç şüphe yok iki güzel ceylanız
boynumuz ne kadar ince
biz göle eğildiğimiz zaman
biz göle eğildiğimiz zaman
düşündürüyoruz
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Akşamları suya inmek/gitmek' başlıbaşına bir şiirdir. Dağlara suya gitmek türünden. Devam ediyor bir bakıyorsunuz ki bunu söyleyen iki ceylan. Hem de nasıl söylüyorlar biliyor musunuz? Ceylanların şirinliklerine yakışan bir ceylansı Nilgünizmle.. Diyorlar ki: 'hiç şüphe yok iki güzel ceylanız' Bunu söyleyen/söyleten ceylanlara vurgunum zaten. Akşamları suya iniyorlarmış. Güzelliğin şüphesizliği ne kadar da hoş ve rahatsız etmeyen bir diretirlikte söyleniyor.
Rüyalar görürdüm çocukluğumda. Her şey güzel ve sade görünürdü. Dikiş iplikleri ve sicimler gülümserdi rüyalarımda. Uzayıp giderlerdi birbirine karışmadan. Bir yerlere gitmek için yol gösterir gibi olurlardı. Sonra her şey ansızın karmakarışık olurdu. İpliklerden, sicimlerden kanlar akardı. Her şey güzelken, aniden allak bullak olurdu. Ben korkuyla uyanırdım. Suya eğilen ceylanlar hemencik bu rüyayı aklıma getirdi. Suya eğildiler ceylanlar. Ya sonrası. “Su içerken yılan bile dokunmaz” denilse de, ceylanlar suya eğildiklerinde timsahlar ve yırtıcı iri kediler “tam zamanıdır” diye atılıyorlar. Sonrası. Sonrasını hepimiz biliyoruz. Suya eğildiklerinde ne kadar zavallıdır ceylanlar, ceylansılıklar.. Aniden gelelecek ölümün anlık yakınlığının ürkütücülüğü.
Oysa biraz önce gelirken ne dedirtmişti onlara şair: “akşamları suya iniyoruz güneşle/
hiç şüphe yok iki güzel ceylanız.” Öyleydiler.
Buğu.Silindiğinde yoksun.
'akşamları suya iniyoruz güneşle,
ürkek birer ceylanız EYVAH.'
Eyvah.
hangi kaçış
diğer fikrin doğrusu
bilmiyorum
muhalifx..........
Çok güzel.. Doğayı katleden her türlü düşünce ve davranışa hayır çekmeliyiz.
Tabiat içindeki birliktelikte işleyen orman kanunlarının benzer işleyişlerle yürüdüğünü bilerek, birlikte olmayı sürdürüş çalışmaları.
Ancak önlem alabilme noktasında çaresiz, aciz bir yerde durmak yerine ( ürkek bir ceylan gibi ) korkup ürkmenin ötesinde yapabilecekleri var insanın. ( ah toprak uyar bizi) Neden toprak ?Üretkenliği ve yarını temsil ettiği için sanırım.
'Ben ' demek yerine 'biz' ve 'ikimiz' gibi kelimelerle örülmüş bir dil seçilmiş olmasının şiire yaptığı olumlu katkı ortada. Bunu fark etmemek mümkün değil.
Şiire dönecek olursam...
Tüm bu işleyişlere 'doğa gereği bu böyle ' diyerek sıyrılmayıp toprağın uyarısına kulak asabilmek dolayısıyla gereken tavrı alabilmek için, ne lazım? diyor şiir. Cevap basit... İlk adım olarak;
Taa içimizden duymak işte. ( Köreltilmiş duyularımızı yeniden parlatmak )
:)
Sevgi ve saygılarımla
Aynur Özbek Uluç
ölüm her yerde oysa
gelebilir ansızın düşer gibi
düşlerde uçurumlardan
kalbimin odacıklarında yankılanır
resmin umarsız bir körebe
bir bıçak gibi şavkıyor öfke
geçiyor damarlarımdan
matem kıtaları
.................
Duyan var sevgili Nilgün...
Kutlarım mükemmel bir şiirdi okuduğum...
Saygıyla.Nurdan Ünsal
''akşamları suya iniyoruz güneşle ''
şiir okumaya yeten tek satır. diğerleri şiir içinde şiir...
teşekkür ediyorum Nilgün Hn. *ışık ve sevgiyle*
Nilgün hanım, gercekten müthiş bir konu, harika düşmüş şiire binlerce kez kutluyorum sizi...
Nilgün hanım, gercekten müthiş bir konu, harika düşmüş şiire binlerce kez kutluyorum sizi...
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta