Aşagıyüz ayen bacı beri gelmek
Aksak sülü alık elde beri gelmek
Beğirmek baba baba nidaları yükselmek
Çomak keçi cum yitirmek
Anam yukarıyüz yunakta
Zenek zerzeve binmekte
Böcü böğrekte yukarıyüzde
Aksak sülü cangoloz etmekte
Bala,kızan çığırmak
Cıngıldak’a binmekte
Çul serende denef’a
Edik, elcek baş ucuna gömmekte
Emlik,çebiç birbirine girende
Meryem ana çılgıcını vuranda
Aksak sülü davar’a ey çekmekte
Findirekği beline dolamakta
Kepirler cilet gibi keskin
Aksak sülü kepirlerde galaklamakta
Gelinaba ünlemekte obaya
Oba gepirdeşerek seyirtmekte
Aksak sülünün anasının
Hırtbüğü tükenmekte
İntizar ederek baldırına vurmakta
Aksak sülünün işlik gana bulunamakta
Anası aksal sülünün anası pazusundan
Kestel ile sıkıca kirtmekte
Aksak sülüyü yanı boyun,kösmekte
Gendi göyneğini yarasına dolamakta
Aksak sülünün malağı ağarmakta
Pelit ağacında takdelen ciyayklamakta
Bir tarafda yoş eyiden eyiye bastrmakta
Aksak sülünün anası yukarıyüze ünlemekte
Meryem ana eşek ile zerzeveyi getirmekte
Aksak sülüyü anası tiremeye çalışmakta
Meryem ana nacakla iki arkıt kesmekte
Aksak sülüyü üstüne kösmekte
Goyaklardan takır takır sürüyerek
Aksak sülüyü tırıya getirmekte
Meryem ana, gorkma malamat değil
Aksak sülü kefeni yırtıverdi demekte.
İbrahim BEKLER
24/02/2012
ANKARA
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta