Akıl biyolojiden öte
Kültürler gelişiminde
Ismarlanır analardan
Lafı yok babalardan*
En iyileriyle öğünür
Tanımlarıyla büyür
Merkezi bencildir
En güzeli kendidir
Köle mi? Efendidir
Akıl etmek özünde*
Laftan sözden öte
Tanımaktır başkayı
Ele almaktır insanı
Rıza olunanlardan
Netameli ayrılardan
Ayrıca akıl etmek
Tutturup diretmemek
İnsanları dinlemek
Fikrini söylemek
Lazımı söyletmek
İnsanca düşünmek
Düzenli paylaşımlarda
Ümide çıkılan yollarda
Şeksiz ve şüphesizlikte
Üzüntüsüz sevinçlerde
Neden demeden neden?
El vermeden el veren
Bakışı adalete giden
İnsan olmak özlemine
Lazım olur akıl etme
Medeniyetler kurulur
El pençe divan durulur
Kendini bilen insana
Türküsüzdür o savaşa
İnsanca birlik yaşama
Ramdır aklı insanlığa
06.03.2008 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 6.3.2008 09:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Akıl etmek alternatifli düşünebilmektir. • Genelde insanın yetişmesinde bütün toplumlarda görülen odur ki, çocuklar ana yoluyla yetiştirilir. Atalar kültürü dediğimiz kültür analar eliyle çocuklara geçirilir. Ana kültüründe babalara fazla söz düşmez. Ancak adı atalar kültürüdür. İnsan aile yani atalar kültürü doğrultusunda eğitim görmeye başlar. Bazı istisnaları olsa da genellik böyledir. Aileler çocuklarını kendi kültürlerine göre eğitim kurumlarına gönderirler. Bunun nedeni kendi kültürlerinin ana ilkeleri doğrultusunda yetişsinler. Böylece aile, okul, çevre ailenin yönlendirmesiyle insanın yetişmesini sağlar. İnsanın bu yetişim süresi sonucunda biyolojik akıl verilen / alınan kültürle gelişir olgunlaşır. İnsan kültürle olgunlaşan biyolojik aklını kullanmaya başlar. Biyolojik aklın aklı kullanışı önce anasından, sonra çevresinden aldığı kültürle özdeştir. Dolayısı ile her kültürün aklı kullanış veya akıllı oluş biçimi kendine özgüdür. Mesela Türklere gelen akıllılık, Çinliye göre akılsızlık olabilir. Tabi tersi de mümkün. • Kur’an akıllı olmaktan çok, akıl etmeyi öne çıkarır. “Aklınızı kullanmıyor musunuz? Akıl etmiyor musunuz? ” Sorguları içinde, belirli bir düşünüşte iken, farklı düşünmeyi de öne çıkarmıyor musunuz? Anlamında konuya yaklaşır. Değilse, her biyolojik akıl, kendi kültürü içinde gelişir. O yönde çalışmaya başlar. Çalışmaya başladığı yön kendi doğrularını, yani akıllılıklarını oluşturur. Akıl etmek ise, akıllılık gördüğümüz şeylerin alternatifinde de düşünebilmek, aklı o noktada çalıştırabilmektir. • Diğer taraftan akıllılık tarihsel bir süreçtir. Her çağın kendi içinde akıllılık saydığı, akıl dışılık saydığı göreceleri vardır. Çağlarda bilim kültür geliştikçe, akıllı olmak kavramları da gelişir. Yeni olgulara ulaşır. Dolayısı ile akıllı olmayı, felsefelere, kültürlere, çağlara bağlamak yanlıştır. Zira gelecek zaman bugünün akıllılıklarını yok sayabilir. Akıl dışı görebilir. • O nedenle, akıllı olmak, akıllı davranmak olgusunu, felsefi boyutlardan arındırmak gerekir. Akıllı olmak aklın çalışma biçimi olarak algılandığında o zaman akıl sabitlenemez. Ancak bugün akıl sabitlenmektedir. Düşünceler kendi görece kavramlarına göre aklı sabitleyerek akılcılığı öne çıkarırlar. Mesela, Budistlere göre Budizm akılcıdır. Müslümanlara göre İslam akılcıdır. Hıristiyanlara göre ise Hıristiyanlık akılcıdır. Putperestlerde kendi inançlarını akılcı saymışlardır. Dinlerin dışında ateizmi oluşturan düşüncelerde kendilerini akılcı saymaktadırlar. Din ve ateizm ilişkilendirilmelerinde ortaya çıkan laiklik anlayışı da kendini akılcı saymaktadır. Özünü içeren söz, madem Tanrı olgusunu, kral olgusunu hayattan silemiyoruz. Öyleyse “Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya, Kralın hakkı Kral’a” ifadesiyle öne çıkarak ateizmin ve dinselliğin olumsuz yapılarından uzaklaşıp ikisinin doğurduğu sonuçlara kendince çözüm bulmuştur. • Ülkemizde ise laiklik anlayışının özünü içeren “dünya işleri ayrı, ahiret işleri ayrıdır” olgusu öne çıkarken, Müslümanların din kitabı kuranda “ahiret işleri şunlardır” gibi konular yoktur. Aksine kuranda ifade edilen bütün emirler dünya işidir. Dolayısı ile, her düşünce kendi içinde bir açmazı çözme yolunda akıllı davranmaya çalışırken, çelişmelerini de yaşamaktadır. Laikliği “dünya işleri ayrı, ahiret işleri ayrı” teziyle savunana herhangi bir Müslüman dese ki “ben dinimin hangi emrini ahirette yapacağım göster”, gösteremez. Kaldı ki, İslam dininin diğer dinlerden farklı olarak oluşturduğu hukuksal kavramlar bugünün hukuksal kavramlarıyla aynıdır. Kanımca akıllı, akılcı olmak kavramları daha çok doğal gelişim yerine tepkisel sonuçların uzantıları olarak ortaya çıktığı izlenimi kuvvetlendirir. • İnsan düşünceleriyle inançlarını oluştururken, aynı zamanda başka düşüncelerle empati yapar hale gelebiliyorsa. Başka düşüncelerin mantıklarını kavramaya çalışıyorsa. Onların varlığını var sayarak gerektiğinde birlikte yaşamak için çözümler arama yoluna gidebiliyorsa. Başka düşünceleri, insanları yok sayma yerine onlara sevgi ve saygı gönderebiliyorsa. İşte o zaman akıl etmiştir. Değilse sadece kendini akıllı sayıp başkalarını yok sayması akılsız olmanın önemli göstergesidir. Çünkü, toplumsal olarak var olabilmek, var olan toplumda erk olabilmek değişken kavramlardır. Birbirlerini görmezden gelen düşünceler, yani akıl etmeyen düşünceler, yok saydıkları düşünceler tarafından yok edilir hale gelirler. Geçen tarihler bize bunun doğal akış içinde mümkün olduğunu göstermektedir. Onun için kendini dayatmalarıyla erke ulaştıran her düşünce akıllı değil akılsızca davranmış olur. İşte tarih önümüzdedir. Kendilerini sürekli doğru sayan, doğrularını başkalarına dayatan her düşünce tarihe gömülmüştür. • Günümüzde tartışılmazlar olarak görülen her düşünce dayatmacı düşünce olmaktan öteye gidemez. Ailede, eğitimde, devlet anlayışında, toplumsal anlayışta öne çıkarılan bütün tartışılmazlar akıl etmenin önüne dikelen engellerdir. Elbette akıl etme prensibi tarihi süreç içinde önündeki engelleri yıkarak gidecektir. Çünkü değişim ve gelişim buna bağlıdır. Aksi halde değişim ve gelişim olmaz ise, günün dayatmaları insanların iradelerini, akıllarını egemenlik altına alarak, tutucu, muhafazakar, baskıcı bir düzen oluşturarak tarihi karartırlar. Karanlık çağ dediğimiz süreç, insan iradesinin, aklının, akıl etmesinin önüne dikilen tartışılmazlardır. Devlet erki, yasal güç, düşünce yasakları yoluyla aklın, akıl etmenin ve iradenin önüne tartışılmazlarıyla dikiliyorsa çağ aydınlığı ötelemiş demektir.
saygılarımla
ve tam puanla
selamlarımla
Ramdır aklı insanlığa
Aklı birde iyi yönlerde kullanabilsek ne güzel olurdu. Ama dünya çıkar dünyası olmuş. El pençe durulan...
Güzel anlamlı çalışma...
Tebrikler...
Kutluyorum duyarlı yüreğinizi ve ıikazlarla dolu şiirnizi. Saygılar yüreğinize ve tam puanımı bırakıyorum sayfanıza
mükemmel ...hayranlıkla okuduğum serbest laemlerden birisiniz...emeğinizi kutlarım
TÜM YORUMLAR (37)