Aklımın Büstü Şiiri - Necmi Ünsal

Necmi Ünsal
331

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Aklımın Büstü

Trendeyim,
Dış dünyamın seyrindeyim.
Uykusuz gözlerim ekranda.
Aklım ruhuma kumanda.
Uzakta dağlar,
Dumanlı başına ağlar.
Tepeler bir yanda,
Ovayla aynı heyecanda.
Ağaçlar, köyler ve bahçeler,
Buralarda hep aynı lehçeler.

Öğle sıcağında
Ulu bir ağaç altında
Bir koyun sürüsü.
Sırtında keçe bürgüsü,
Kavalı ağzında bir çoban.
O mu? O bir kahraman!
Ve erir dağ başında kar.
Ah, esiyor haşin rüzgar
Fısıltıyla şarkı söyler.
Dinler bahçeler, köyler.

Orda bir keçi var.
Nerde yükselti var
O, orda hazır!
Her otu, yaprağı yemez hınzır!
Ağaca ardılmış yaprak seçmekte.
Yüküyle dereyi geçmekte,
Ürkek bir katır.
Dereyi okur sanki satır satır.

Batışın vurgunluğunda
Yılların yorgunluğunda
Ufuk yavaş yavaş allanıyor.
Tren sallanıyor
Gidiş gelişlerin yasında.
Kendi mecrasında
Ritmiyle nazlı nazlı.
İçimde bir kuş: Palazlı.
Garip bir kuş, kalmamış kimsesi.
Aniden bir düdük sesi
Trenden çıktığı anda,
Gökkuşağı renkleri kanatlarında.
Kuş uçuveriyor birden!
Uzuyor renkler uçtuğu yerden.
Ve de sözlü sazlı
Gönlümün semasında ateşi alazlı,
Bir yangın var derinden.
Hislerim fırlıyor yerinden.

Trendeyim,
Kendime konuk, yani bendeyim.
Yerim sayılmaz dar.
Ruhum, aklım, gönlüm var.
Bendeki yerde, orada.
Bir de arada,
Ruhumda meçhul bir acı.
Küçük bir kayısı ağacı.
Belli ki mevsim bahar!
Gönlüme bir sevinç akar.
Çiçek açmış dal dal.
‘Gitme kal! ’
Bir ses!
Ruhumu cızlatan heves.
Ruhumun anaforu.
‘Allahım sen koru! ’
İmanımdan vakar.
Gençliğimden vuslata sarkar
Yaprağına güz düşmüş sarmaşık.
Hislerim karmakarışık.
Birbirine çarpar.
Sakar mı sakar!

İlerde bir sal,
‘Karşıya geç Necmi Ünsal! ’
Der içimden çığlık bir ses.
Şeytanım mecalsiz, tıknefes.
Sal, kalın kütüklerden yapılı.
Salın ipi aklıma takılı.
Yapışmış nehrin üstüne
Aklım da düğümlü kendi büstüne.
Aklım bana küstü?
Aklımın kendi büstü! ?
İşte bu nefis!
Önü uçurum ardı sis.
Ne dedim ki ben şimdi,
Sala binmek isteyen kimdi?
Oydu! Yani aklım.
Bendeki akıl dalım.
Karşıya geçmek isteyen oydu!
Demek ki sözüm ona çok koydu!
Bana küstü.
Aklımın kendi büstü! ?
Suçlu, aklıma uymayan dilimdi.
Gerçi onun çevirdiği filmdi.

Trendeyim,
Kendime konuk, yani bendeyim.
Dış dünyamın seyrindeyim.
Seyahatin en güzel yerindeyim.
Gönlüm sevdiklerini bir bir saydı.
Oradaydı
Ruhum, gönlüm ve aklım.
Kimseden yok saklım!
Oku attım,
Doğruyu fırlattım.
Elimde kalan eğri yaydı.
Ömür ayağımın altından kaydı.
Bir ah vardı sözümün önünde!
Bir de gözümün önünde
Büyük bir kayısı ağacı vardı.
Dallarını çiçek sarardı.
Etrafa kokular saçmış.
Gördüm ki neşesi kaçmış.
Alımlı alımlı dururdu.
Ah, onu da ayaz vurdu.

Trendeyim.
Filmin en heyecanlı yerindeyim.
Seyrediyorum dış dünyamı.
Kondüktör sesi böldü rüyamı.
‘Geldik son durağa! ’
İniyorum toprağa.
Anladım artık
Heybe yırtık.
Cep delik,
Cepken delik.
Ömür sonsuz değil, gündelik.
Dünya beni benden aldı.
Ecel kapını çaldı.
Ey nefis anla artık!
Tık tık …

10 Kasım 2005 Perşembe, Arifiye 01.25

Necmi Ünsal
Kayıt Tarihi : 12.1.2017 21:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Heybe yırtık. Cep delik, Cepken delik. Ömür sonsuz değil, gündelik.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necmi Ünsal