Sabahın erkeninde
İndim sitrin sarısı kumsalına
Aradım ayak izlerinin kokusunu
Yoktu.
Akliman uykusunu almadan daha
Güneş vedalaşırken Babakale’yle
İlk ışıkları yeni düşer eteğine
Kuşlar bile şarkısına başlamadan
İki karaltı uyanır evlerin arasından
Sanki dolacakmış gibi mavilerden
Koskoca bir kova var ellerinde
Yarı mahmur, yarı merakla
Ne çıkacak bu sefer oltanın kancasında.
Yokuş aşağı seker gibiydi
Yaşları belki de üçtebir
Onlar inmeden küçük limana
Ayak izlerine basmadan
Vardım ümitlerine uyanan küçük limana
Maviye beyaz çalan
Sandalın mutlu gülüşü
Dağıttı biraz hüznümü
Biraz daha oyalansam
Güneş çatlatacakmış yüzünü.
Koşarcasına geliyor Metin abi
Bir adım arkasında Hazar
Motoru çalıştırıp
Sevgililerin en güzelinin koynuna
Misineden kolyeler saldım
İğneleri gümüşten
Yemleri inci
Onlar uskumluya tutkun
Ben sinenin rengine
Gözümde yok deryayı arşınlamak
Bir karış suda sana kavuşmak
Gitgide artıyor heyecan
Nazlanıyor turkuvaz bakışlı mercan.
Osman amcanın teknesi
Uçuyor hatıraların dalgasından
Sıkıca tutunmuş dümene
Kızıyla damadı ağlarla sanki yün eğirmede
Balıkçı Şevket, Sarı Emin
Bıraktı artık dümeni çocuklara
Kim bilir neler var sepetinde
İstavrit, kefal, barbunya, kolyoz
Mercan, sarı kanat, palamut, kupa, hanoz
Limana dönünce bin bir umut
Kayıkların arasına salınır nazlı gelin
Bizimkiler henüz uyanmadan uykusundan
Taşların üzerinde oturmuş iki kadın
Hem eşini bekler, anasından gördüğü gibi
Hem çocuklarının hasretini.
Opal kayaların üstü
Hatırlarken gülüşünün kahkahasını
Avuçlarımızda balık misali bir umut
Bu günlük yeter bu kadar
Biraz çırpınan balık
Biraz sevgi, biraz hüzün
Karşılıyor ötelerden
Hasret kaldığım yüzün...
Turan Gökmenoğlu
Göztepe, 23 Ocak 2006
www.burctaslari.com
[email protected]
Kayıt Tarihi : 28.2.2006 20:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!