Bugün bir başkaydı Dünya
Bir başkaydı yaşam
Düşünceler bir başkaydı içimde
Beyaz daha beyaz, mavi daha mavi, yeşil daha da yeşildi.
Kızgın ağustos ayında rüzgar ılık ılık esiyordu,
Otobüsten Akkum Kasabasına indiğimde.
Sırtımda siyah küçük çanta
Elimde bükülmüş çadırımla
Yanaştım kapıya..
Bir Jandarma bir kapı görevlisi oturmuşlardı yanyana
Ağır ağır adımlarla yanaşırken bakıyorlardı gözlerime
İçeri girmek istediğimi söyledim bir an
Sokmadılar içeri..
Elimdeki eşyaları rica ettim emanete
Bıraktılar..
Bir Türk Bayrağı ve Akkumun filaması altından girdim içeri
Rengarenk çadırlar itinalı bir şekilde sıralanmışlardı
İnsanlar irili ufaklı hareket halindeydiler
Deniz masmavi suskun, bir kaç insanla beraberdi
Üzerim giyinikli çıblak insanlar arasında dolaşıyordum
Çadırlardan ve sahilden insanlar garip garip bakıyorlardı.
Ve ben
Seni
Seni arıyordum.
Dolaştım çadırları ve sahili
Hepsi hepsi yabancıydılar
Demir direkler üzerine gerilmiş Cafeçadırın altında
Bir bardak çayı yudumladım
Ve sen yine yoktun.
Çok geçmedi tekrar döndüm kapıya
Bu kez kimlik alıp izin verdiler
Ailenle tekrar dön diye.
Sanki yeni can gelmişti üzerime
Bir kabin bulup soyundum acalece
Kenarda kayalıklar üzerinde bir küçük ev duruyordu uzakta
Yaklaşıp eşyaları bırakmak istedim bir an
Denizin sakin dalgaları vuruyordu kayalıklara
Gökyüzü boş ne bir kuş nede bir martı vardı
Genç ve güzel bir kız kahvaltı hazırlıyordu tahta masaya
İki iriyarı bey yaklaşımımı seyrediyordu
Günaydın dememle irkildiler
Müsadeyle eşyaları bırakıp uzaklaştım
Artık halkın içine karışmam gerekiyordu
Seni bulmam için..
Denizin suskun dalgaları kumsala vuruyordu
Ve yürüyordum çıblak ayaklarımla
Karşıki kayalıklara
Kumsaldaki çocuklar kovalarıyla su taşıyorlardı
Uzaklardan gelen müzik bir başkaydı
Ürkek adımlarla suya dalıyordum çaresiz
Çok geçmedi su dizkapaklarımda
Ve seni gördüm yüzüyordun biraz ilerde
Görür görmez atıldın üzerime öptün yanaklarımdan kardeşce
Mavi deniz içerisinde daha canlıca hoşgeldin dedin.
İşte buna denir mutluluk bence
Kardeşin daha ilerde yüzüyordu
Selamlaştık başımızla
Seninle eşyaları alıp gelmemiz çok çabuk sürdü
Ve bir bütün olduk kaynaşdık dostca
13 Ağustos 1983 de
Kahvaltı masasına toplandık hep birlikte
Yanımda oturuyordun sen
Ve kalktık hep birlikte
Yıkadık bardakları kuytu köşede
Bir bardak kırdım hatırlıyormusun
Ah dedim bir anlata bilsem
Uzandım tahta kirevite
Kırem sürdün vücuduma ürkek ürkek
Karıştırıyordum gazeteleri hiç anlamadan
Alışverişe gittik birlikte
Hatırlıyormusun o bakkalı
Bidonla konuşuyorduya
Ve döndük gülerek
Hep yanımdaydın
Hiç kimse yoktu sanki denizde bizden başka
O kadar kıskanıyordumki o şişko bayanı
Kocasıyla yan yana
Ama mutluydum yanında
İnanki ilk kez tatıyordum bu mutluluğu
Yıllar sonra
Ve hiç belli etmiyordum sana olan duygularımı
Değilmi?
Arabayla gittik su getirmeye
Narlıkuyuya
Hiç dönmek istemiyordum sanki
İşte oradaki çekildiğimiz resimde
Ebedileşti mutluluğumuz
Hiç farkında değildin bunu biliyorum
Akşam olmadan kurduk birlikte kırmızı çadırı
Koşarak gittik Akkumdan Kızkalesine
Tüm coşkuyla ikimiz.
Bir pinpon masasında başladı ilk mücadelemiz.
O sinema mahvetti gitti neşemiz.
Yürürken karanlıkta Akkuma
Bir olgunluk vardı üzerinde
Ve çadırın başında durakladık
Konuştuk ordan burdan
Bir pike getirdin üzerime örtmek için
Vedalaştık
Girdim çadıra uyumak için
Uyuyamıyordom...
İstersen sor duygularımı
Kırmızı çadıra ve üzerindeki zeytin ağacına...
Küçük kamarada başka güzellikdeydin inan
Doyumsuz basışlarım oldu siyah küçük diklanşöre
Güneş dikilirken üzerimizde
Ansızın esiyordu ayrılık rüzgarı..
Beni bekliyordu Mensa Mensucat Fabrikası
Ayrılmak o kadar zor geliyorduki çadırdan
Kardeşinle bindik bir dolmuşa
Akkumdan Adanaya
Yabancı değildi eski dostduk biz
Anlatmak istedim her şeyi
Ama konuşamadım
Uzun sürdü yolculuk
Vardık Adanaya
Ve eve geldiğimizde TV nin esiri olmuştuk sanki
Kenan Evren ve Dallas
Evden çıktığımda yıllardır yaşadığım Adana
Bir yabancıydı bana
Karanlık sokaklar ve sessizlik
Bir taksi aldı beni Meydan mahallesinden
Baraj yolu 6,5 durağa
Girerken Site apartmanından içeri
Kapıcı Ahmet emmi uzattı adıma bir telgıraf
Girdim boş bir eve sessizce
Okudum Oykuttan gelmiş
Telğrafta yazıyor Çepnide düğünümüz var bekleriz...
Vay be yine yanlızlık
Yine sessizlik
Umutsuzluk
Sevgiye hasret
Özlem
Göz kapaklarımda yorucu duygusallık
Ve yine yatağıma uzanmışım yanlız
Yakıyorum bir sıgara gecenin karanlığında
Uyku yok
Sevda çırpıntıları var kalbimde
Karanlık odayı aydınlatan
Düşüncem sonsuz
Sağımda kültablası
Solumda Hasan Hüseyinden Şiirler
Gecenin içinden bir müzik var radyoda
Duygusal sevecen
Aynı zamanda içimde
Yanlız
Sen...
Adana
Agah ÖzbekKayıt Tarihi : 22.5.2003 23:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Agah Özbek](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/05/22/akkum.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!