Akıp gider / kaçak kesimler...

kaçak kesimler payımıza düşen
erken kesimler ve
kışa benzetilen ayrılığa;

karakışa sığınmış tomruk
sırtlanır kamyon üstüne
üstünde beyaz saçları

kesim
dilin deste deste
beşe beşler
ona onlar
kapaklar ve çıtalar *
dilin lime lime
kepek kadar çok
kafamızda talaş
raylar taşır
hızar şerit üstüne
mazot sürün yanmasın
testere dişleri takılmasın

şu ayakkabılar olmasa
elde biraz odun
ve soba yanı uykular
üş beş kuruş yevmiye
kesilmez tomruk zemheride

sonra;

elleriyle silkeledikten sonra saçlarını
çam kokusu sarılıp kaldı
sıcağı gördükçe elde
yumuşar çam sakızı
tuğlasız sobadır
ısıtır her yanı
ne hamam ister
ne de sauna canı
sürer odunu
düş kurar ayazda
sabahlar mezarda

eyer başını
tepesi üstü sıcak
su nasıl durur
omuzlarından akacak
utanır veremediği emanete
suç sayar kendine ettiğine
su döker tepeden
akıp gider
yüzüne değmeden

bir şey der sonra
utanır
duymaz perde ardında kulakları
bilse anlatacak
nerede bıraktı sızıları

güm güm
güğüm güğüm göğüm
ben öldüm
siz ölmeyin

sonra saklar
yıkar yüzünü çıkar
söylemediği zaman
o kokuda su yanar

bir dağ basar ovayı
çocuk suda
çocuk suda
yel alır
sel alır
yare saklanmış
yağda yanar orada

ısıtın ellerinizi
her akşam gelende
unutmayın
su değmez yüzümüze

bir tas daha döker
eyer başını
çıkar kamburu

gençliğine kıyılmış
suya tutar şavkını
başlar ağıdı...

07 01 2006

* Bir tomruk kesimhanelere geldiğinde, kullanılacağı yere göre
çeşitli ebatlarda cm (santimetre) birimine göre (5cm.x5cm.- 10cm. x 10 cm. vs.) ölçülerde kesilir. İnceldikçe çıta ve kapak denen şekli alarak çeşitli ürünlere ayrılır. Arta kalan kısımlar ise bizim sobalarda yaktığımız odun(artık) olarak kalır.