Grinin koyundan kalkıyoor diye bağırıyordu münadi, kaybedilen ne varsa bir bir bulunmalıydı, ruhuma üfürülmüş telaş, yolculuk pusulasız, konuşsuz, gidiyorum müesser, gi-di-yo-rum ve iyi biliyorsun ki biz kaybettikçe çoğalıyoruz, öyle çırılçıplak üşümeden. Elimi kaldırıp sana karşı sağa sola bile atmaya cesaretsiz yolculuğa.. Ne görülen bir an aynı ne duyulan bir iltifat..
Zorluk olsa gerek bu daha önce sandıklarımdan bambaşka.. Nihavent hüzün, bilhassa üzülmeden yaşıyorum da yine de gözümü kaçırarak. Kendimi bilmediğim semtlere bırakıyorum serserice. Direnmek ölmemekmiş meğer yıkılmamak değil, eskisi gibi sigara da içmeyeceğim. Hem artık kimseyi düşünmeden yaşarım belki dibine kadar hodbin, tastamam normikleştirmeye hazırım, inandırdım bana. Anlayacağın çöplük doldu taştı. Çok konuştuk seninle hayat üzerine, her şey hepsi bildiğin gibi, elvedaya alışık değil kocaman sevenler, hoşçakal.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta