Bir vücut ne kadarda ayrılmaz gibi gözükse de aralarında anlaşamazlar.Hep didiklerler birbirlerini belki de hep haklı onlardır.Kalp ve aklın(beynin) olduğu gibi bir düşünsenize,sizin kalbinizle aklınız hiç anlaşa biliyorlar mı?
Bir bedende bir kalp ve bir akıl var.Kalp hep bildiğini okuyor.Onun için atmak belki parmaklıkların arasından fırlayacakmış gibi atmak çok önemli.Peki akıl ne yapsın deli kalbe söz geçirebiliyor mu? Yanlış yapmaması için ne kadar engellemeye çalışsa boş.Her gün oda saplanıyor kurtulmaya çalışırken kalbin oyununa.Neler edecek bakalım Munzur kalp akıla!
Ansızın bir gün kalp hızlı hızlı atmaya başlar.Deli taylar gibi koşar.Bulutlarla dans eder.Güneşle oynaşır.Artık o bu alemden değildir.Ama akıl dimdik durur kalbin karşısında;
- Kendine gel ne yapıyorsun sen.Yanlış limana yelken açıyorsun,başımızı belaya sokacaksın.
Kalp dinler mi? Belki de daha hırslanır.
- Ne yapıyormuşum rahat bırak beni.Bırak atayım hızlıca,yaşadığımı anlayayım.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.