Akıl Karışıklığı Şiiri - Reha Başoğul

Reha Başoğul
76

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Akıl Karışıklığı

elindeki traş bıçağıyla kadın
dikiyor aynadaki erkeğin sakallarını
kolunu kaybetmişti o sırada vapur düdüğü
susturamadı kaptanın tüten tadını
küvette kurumaya bırakılmıştı çölün sokakları

martıların yazdığı şiirler
ikinci kedinin karnında çiğnenirken
şeffaf bir nüfus cüzdanında
silikti kimliksiz soyadının sesi
ödülünü satın alınıyordu çerçevesiz çivilenen bir sisten

üstsüz bir cinsel organın yamacında
kurtulan bir dağ yakılıyordu satırlarda
yırttılar düşeşe yakalanan kulak zarını
geri kalan Tanrının saatinde
sağnak yağan güneşe açıyordu kırmızı boya

kin yutan mazgalların altında
dönüşü uçuşan bir derviş
Marilyn Monroe gibi zilli
etek takıp ağlıyordu kutsal bir kerhanede
saplandı o gece izin sırtına kaçıncı kırık diş

teraziye söndürülmüş kültablası
akvaryum insanlarından yemlerini alıyordu
kibirliydi kan, kan davasında yediği rüşvetle
üçbeş şırınga çektiler fotoğraflardan
bağırdı o doğumhaneden atomun balık kokusu

kuantum saçılıyordu gözler sağırlar mahkemesinde
beşibirlik takılmıştı sanığın diline
boynubükük bir beyin felci
seviyordu kendisini öldüren ebeyi
patladı o yalan, asılsız bir doğru paketinde

besmelesiz güne başlamayan haham
bütün günahlara aziz diyerek saf tuttu
yetimin annesine sevap çıkartan minberde
kalbine son bir böbrek taşı düşürülmeden
boğdu Tanrının ettiği duaların soluğunu

genişledi ağaç, kalem yapıştırıldığında
ipin boynu takılıydı yüzüğün kilidine
kesikmiş merdiven altından geçen piyango bileti
cenneti eşeleyerek gömüldü rıdvan
kolyesinin göğsüne sıkılan şeytanla basılmış resimle

karışıklığın aklı delirtti akvaryumun şairler defterini
salıncaklar doyurmadı yazı pişiren aralıktaki yemeği
kalemler sildi kaderin yerini
cezalıydı küvetten koparılan karların beraati
renklerin yüzüne kanadı fırçanın bileği
ezilen şaraptan kopamadı ekmeğin kisti
plağa darılmadı alınganlığın musikisi
dışına gürültülü bir duman çekemezse sigara izmariti
sinekkaydı kavuştuğundan beri terketmeliydi
toplu iğneye batırılmış büyük meydanın derisini
martılar kapıp götürmeden uçan kediyi
rahmine sokuldu Tanrının saati

Reha Başoğul
Kayıt Tarihi : 9.12.2002 13:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Turğay Çeken
    Turğay Çeken

    Farklı bir alemde, şimdiki alemden öteye giden gelen bir ruh vardır bir yerlerde. Gezinip duruken salını salını, aklından geçenler olur bazen. Yazı derken kelimeler birikir ve dile gelir. Şiir boyle oluşur. Saygılarımla. Tebrikler efendim.

    Cevap Yaz
  • Özkan Aslan
    Özkan Aslan

    onlar sizi anlamazlar şair; şiirin başlığıyla içeriğinin paralelliğinin bile dizelerdeki inanılmaz imgelere ironik bir gönderme olduğunu anlamazlar. onlara göre şiir ben, sen, sevmek, terketmek, acı, keder, özlemek, beklemek filan gibi bir kaç direk arasında kalmış küçük bir köydür. büyük düş ülkeleri kuranlara kızarlar, ya da en iyi ihtimal okumazlar bile. nasıl bu şiirler popüler değil anlamıyorum. hayır onların istediği gibi yazıyorum bazen ve popüler oluyor şiirlerim ama keşke hiç okunmasa da hudutsuz bir şiir olsa istiyorum. sözün özü sizi kutluyorum. ben bu kadar çok ironik imgeyi bir arada görmedim. tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Delpina İnci
    Delpina İnci

    elindeki traş bıçağıyla kadın
    dikiyor aynadaki erkeğin sakallarını
    kolunu kaybetmişti o sırada vapur düdüğü
    susturamadı kaptanın tüten tadını
    küvette kurumaya bırakılmıştı çölün sokakları

    Sözcükler bu şekelde bir araya gelince şiir mi oluyor şimdi Reha Bey?..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Reha Başoğul