-'Hayır, mâtem senin hakkın değil...Mâtem benim hakkım”
........................................................................Mehmet Akif ERSOY
Ağla bülbül, yan ey bülbül! Avâzın gökleri sarsın
Kara, soğuk gecedeyiz; ben ağlarım, sen susarsın
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Değerli hocam evvela şunu itiraf edeyim ki sizin şiirlerinizi okuduktan sonra yazmamayı düşünüyordum, ki bir şiirimi antolojinize alarak beni bu düşüncemden uzaklaştırdınız. Bu nedenle bir kez daha teşekkür ediyor sonsuz saygılarımı sunarken, bu nadide eseride müsadenizle antolojime alıyorum.Size not vermek ne haddime kalın sağlıcakla ...
sayın ceylan..antolojide birbirinden değerli binlerce şair dost var..hepsini okumamız mümkün değil elbette..bir yıl içerisinde yüzlerce şiir okuyup onlarca şair tanıdım burada..her türden yazan şair arkadaşlarımız olsa da içlerinden bir elin parmağını geçmeyecek olan bir kaç gerçek şair var ki onlara yorum yazamam..kalemim utanır,yüzüm kızarır , haddim değil der susarım.. güzel bir tesadüfle girdiğim sayfanızdan başım önde saygıyla ayrılıyorum. ve tam puanla.sevgiler..
-Gizlenmiş bir çark dönmekte sokaklarda, caddelerde
Nesl-i inkâr meydanlarda, Asımların nesli nerde?
Değerli Mustafa Ceylan.
!!!!!!!!!!!?.
Ne demek isteyipte,diyemediğimi anlamış olmalısınız.Ne hallere düştüğümüzü/düşürüldüğümüzü en nirengi noktasına varıncaya dek anlatmışsınız.Yürek burkan şiirinizi can evimden vurulmuşcasına vaveylalarla okudum. Şahsımın payına düşen çaresizliğimden veya rehavetimden utanıyorum.Bilmem utanılası yüz bende mi,yoksa kösele suratlılarda mı?!. Her neyse...
Tebriklerimle birlikte selamlar,muhabbetler...
Ahmet Süreyya DURNA
Susma bülbül, susma bülbül! Avâzın gökleri sarsın
Kara, soğuk gecedeyiz; ben ağlarım, sen susarsın…
GEÇİLMEZ ÇANAKKALE ŞİİRİNİZLE BENİ
AĞLATTIĞINIZ GİBİ YİNE AĞLATTINIZ.
Gaziantep'ten gönül dolusu selam sevgi ve saygılarımla...
Ahmet Ayaz
Radyo Güllük Şiir Gülleri Kuşağında yorumlamaktan onur duyduğum eser.Ceylan hocam,ülkemin karanlığında yürüyen serhoşlarına ışık tutuyor düşünceleriniz.İlhamınız daim olsun,Güçlü kaleminiz her daim yazsın.Kutlarım efendim.Selam ve sevgilerimle.
'Susma bülbül, susma bülbül! Avâzın gökleri sarsın
Kara, soğuk gecedeyiz; ben ağlarım, sen susarsın…'
'Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al cancak!
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak!'
Hocam ülkenin son zamanlardaki durumunu o kadar güzel anlatmışsınız ki ağlayarak okudum.
Saygılarımla,
Aysel Al
Sayın hocam,bu şiirinizde sormuşsunuz bizleri.Buradayız ve daima burada olacağız.en derin sevgi ve saygılarımla.Asımınnesli...
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta