Akıcı Yoğun İstanbul Akşamı

Süleyman Eser
152

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Akıcı Yoğun İstanbul Akşamı

Toplamda bir kasım akşamıydı
Gençliğimle tanıştım kahve köşelerinde
Dikte edilmiş hayaller arka cebimde
Ya bir Moda yangınında yokluk bendeki
Ya karanlıkta adını duymak kaderin
Halini anlatamayan arzuhal elimdeki
Dalmışım manzarasına Üsküdar adliyesinin

Ben öylesine gelmiştim İstanbul’a
Bilemezdim bu kadar salgın olduğunu
Çelişkilerden bile o çıktı
Öylesine vurulmuştum belki de
Manolya kokulu nefesine karışabilmek için
Fakat şimdi ölesiye seviyorum
Nişane verdim ellerine Azrail’in
“beni Salacak’ta al” diye
Biliyorum elbet bir gün alacak
Sehersiz geceler şehri burası
Geç vakte kalamam hikayem uzun
Kim gidecek belli değil kim kalacak

Öylesine gelmiştim İstanbul’a
Hani şiirler yazılır ya kendisine
Belki bende söylenirdim içinde
Yazık! medya kokan yakut akşamlarında
Karaköy’de işporta tezgahlarına düştüm
Bir alt geçidi mesken tuttum kendime
Boynumda yağlı ipe bağlı
Vazifesini icra edemeyen bir cevşen
Yine sağır isyanlarıma Topkapı
Ve sevgililerimi cebimde taşıyorum
Kesip ucuz magazin dergilerinden
Bab-ı Ali’de bir yüce makam
Buse kondurdum ellerine derinden saygılı
Açık kapılar kapandı sevdama
Ayasofya Kapalıçarşı arası
Ayak üstü maskot oldum ecnebi çocuğa
İlgili makamlarla paylaşamadım asla
Kandilli’de yağmur kokan akşamları

Ben öylesine gelmiştim İstanbul’a
Hani hep güzellikleri dillerde dolanır
Manzara denilince akla gelir ya
Bir ev iki ağaç bir kaç martı
Ve tüm bunları kucaklayan bir derya
Öyle gelirdi bana Beyoğlu sokakları
Ve Göksu’da lale devrine karışmanın aşkı
Yazık! İşporta tezgahına düştüm bu akşam
Şişli Mecidiyeköy güzergahında
Geleceğimle tanıştım bir köşede
Ellerimi açmışım yedi kat semaya
“Allah rızası için bir ekmek parası”
Şişli Camii yanı başımda kale gibi
Ben yaslamışım soğuk betona sırtımı

Beykoz’un yeşil koruları içinde
Meltem esintileri aldı geçmişimi
Denizin mavisi işlendi kapılara
Ben karton topladım dükkanlardan
Manzaralar çizildi okul duvarlarına
Ben ayakkabı boyadım Aksaray’da
Hayal satıldı Bostancı’da açık artırmayla
Nargileler çekildi Sultan Ahmet’te
Acı kahveler içildi Çınaraltı’nda
Bir damla yağmura hasret
Metruk arsaların kuytu köşelerinde
Filizlenen hayallerimle boğuştum
Sehersiz geceler şehri İstanbul
Gecelere kalamam hayallerim yoğun

Toplamda bir kasım akşamıydı
Ne Beyoğlu’nda görünmüşüm
O akşam ne uğramışım meskenime
Tamahkâr ellerimde bir tutam saç
Ve ben vefasız ellere
Kanunsuz bünyelere muhtaç
Karla karışık sokak lambaları altında
Bulunmuşum bir köşe başında
On yedi yerimden yaralı
Salacak sahilinin havası bile
Çare olmamış sargısız derdime
Allı yeşilli morlu ve derinden karalı
Bir tutam saç cansız ellerimde
Yolmuşum saçını Kızkulesi’nin
Acıyla karışık ve ölümüne sevdalı
Martılara selam durmuşum pervasız
Rengini sayıyorum gölgelerinin
Uçuk kaçık bir Taksim havası
Ben çok yorgunum bu akşam
Aklımda İstiklal kalabalığı
Kucağımda tomurcuk hayallerim
Akıcı yoğun bir köprü trafiği
Ellerimde Kızkulesi’nin saçları
Yatıyorum Salacak sahilinde
On yedi yerimden yaralı

24.03.2006
-KTHY-

Süleyman Eser
Kayıt Tarihi : 27.3.2006 15:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Süleyman Eser